rss
twitter

    10 Ağustos 2009 Pazartesi

    TSL 1.Hafta || Büyükşehir Belediyespor -Beşiktas


    2009-10 Sezonunun ilk maçı cuma akşamı 21:00 da çalan ilk düdükle başlamıştı. Son şampiyon Beşiktaş Olimpiyat stadında, belalısı Belediyesporla karşılaştığını, 1-1 beraberlikle biterken maçın ardından maalesef Beşiktaşın sezonun ilk puan kayıplarını açılış maçıyla yaşadığını belirtelim.
    Rüştü'nün cezası nedeniyle kaleye geçen Hakan'ın oldukça tedirgin olduğu gözlemledim. Sezonun ilk maçı olmasına rağmen bu tedirgin hareketleri oldukça düşündürücü. Yediği golde baskının bir unsuru olduğunu ve konsantrasyonunu kaybettiğini düşünüyorum.
    Hakan-Erhan-Sivok-Ferrari-İsmail-Fink-Ernst-Tello-Yusuf-Holosko-Nobre tertibiyle sahaya çıkan son şampiyon özellikle orta alanda iki Alman oyuncusuyla zaman zaman oyunu rakip sahaya yıktığını golü de böyle bir dakika da Fink'in yaklaşık 20 metreden sert şutuyla buldu. Özellikle maçın 20nci dakikasından sonra Tello nun 4-3-3 ün soluna Yusuf'unda ortadaki iki Alman'ın önüne geçmesiyle daha derli toplu ve daha verimli bir Beşiktaş izlediğimi söylemeliyim. Beşiktaş golü bulduğu dakikanın hemen ardından yediği gol ise, kalecinin ve golü atan oyuncunun özelliklerinin tam olarak tespit edilememesinin eseridir. İlk yarının son 25 dakikalık oyununun ilk hafta maçlarına göre tatmin edici geldiğini fakat pozisyonların skoru değiştirmediğinden çok fazla itibar edilmediğini düşünmekteyim.
    Asıl düşündürücü kısım ise Fenerbahçe karşılaşmasında Bobo-Nobre-Nihat üçlüsünü ikinci yarıda denemesi ve başarılı olamamasına rağmen, Belediye maçının ikinci yarısında iyi oynamaya çalışan takımı yaptıkları oyuncu değişiklikleriyle oyundan düşüren Mustafa Denizlinin tavrı ve inatıdır. Bilindiği gibi geçen sezon Mustafa Denizli takıma katıldığında böyle uygulamalar neticesinde oldukça puan kaybetmiş ve geri düşmüştük. Bu sene bu senaryonun tekrarı halinde o müthiş geri dönüşün olacağını sanmıyorum lakin o dönem diğer takımlar ikinci yarı adeta tel tel dökülürken kuşkusuz bu performansları en çok bizim işimize yaramıştı.



    Bireysel değerlendirmelere geçersek, takımın omurgası defansta sivok orta alanda fink ernst forvette nobre üzerine olacak gibi. İbrahim Toramanın ve Ekrem Dağ'ın takıma dönüşüyle bence onbir de ki yerlerini Ferrari ve Erhandan alacaklarını düşünüyorum.
    Orta alan için henüz konuşmak için erken çünkü Ernst ve Fink açıkçası işimizi biraz kolaylaştırıyor. Bizi bekleyen en büyük tehlike ileride oynattığımız kanatlardır. Biz kanatlarda Nihat ve Bobo'yu kullandığımız takdir de üretken olamadığımız çok maç oynarız. Eğer ki kanatta Bobo oynayacaksa, hiç vakit kaybetmeden satılması taraftarıyım. Kanatlarda şu haliyle bile Serdar Özkan'ın daha verimli olacağını düşünüyorum. En azından savunma koşularını yapar ve İsmail'in kanatlara katılmasını sağlar. İlk yarı ve ikinci yarı farklı İsmail performansları bence yanlış taktik diziliş neticesinde kanatta yanlız kalmasının eseridir.
    1 ay sonra Şampiyonlar liginin başlayacağını hatırlatarak artık önümüzü görmek açısından transferin yapılacağı yada takım içinden bu sorunların aşılıp aşılamayacağı belirlenmelidir.
    Ayrıca maçın sonlarına doğru kendini roveşota pozisyonuna hazırlayan Tello' ya bariz şekilde kontrolsüz müdahalede bulunup üstelik ---- da dokunamayan Belediyeli oyuncu Serhat'ın maçın ardından "Tello'ya dokunmadım" demesi garip olduğu kadar şaşırtıcı. Tıpkı hakemin pozisyona "devam" demesi gibi.

    Tekrar görüşmek üzere,

    2 yorum:

    Adsız dedi ki...

    Yapma abi ne Ferrarisi. Toraman gelirse rotasyonda alacagı en iyi pozisyon sag bekdir.

    Kadir Er dedi ki...

    4lü defansın ortasındaki ikilisi için bu sene sadece 3 oyuncu rotasyona gireceği için İ.Toramanı sağ bek kullanmazlar. Düşünsene kulübede hiç yedek stoper olmadan 3ünün de sahada olacağını. Ayrıca adama demezlermi neden Erhan yada Rıdvan'ı aldın diye.
    Ayrıca 8 yabancı da oynayacak duruma geldiğinde yabancı forvet yada orta saha sokmak için birilerinin çıkması gerekiyor. Sivok, Denizlinin sisteminde önemli bir parça olduğuna göre bir seçim yapması halinde Toraman-Sivok ikilisine dönebilir.
    Bu da yabancı kontenjanını daha rahat ve verimli kılar.
    Ve üzülerek söylemeliyim ki zaten
    Ferrari'nin oyunu vazgeçilemez de değil ayrıca...