rss
twitter

    31 Ekim 2010 Pazar

    Allen Iverson'ın Ilk Röportajı





    -Philiden ailevi sorunların nedeniyle ayrıldın, şu an ne durumdasın?

    AI: Sorunlar tamamiyle çözüldü, karımla olan durumumuz eskisinden daha iyi. Aynı şekilde kızımın da durumu daha iyi. Aksi hal olsaydı zaten bu anlaşmayı yapmazdım.
    Özellikle yeni bir lige, yeni bir çevreye gireceğim. Bunların yanında bir de ailevi sorunlarım devam etseydi benim için çok çok zor olurdu. Şu an ki düzelen ailevi durumumla birlikte alışma süreci çok daha kolay olacaktır.
    Umuyorum ki yakın zamanda ailem de Türkiye'ye gelecek. Karımdan Türkiye'ye gelmelerini istedim. Ona yalvardım ve bunun için yalvarmaya devam edeceğim çünkü onlardan ayrı yapamam.

    -Neden Nba'de değilsin? Benchte kalmak istemediğin için mi?

    AI:Menejerim nba takımlarıyla görüştü ve durumu konuştu. Ben kendi yeteneklerime güveniyorum. Nbade bir takıma yardım edebilirim ama asla 2 numaralı oyuncu olmak istemiyorum. Asla yeteneklerimi başkasının arkasında tutamam. Her zaman rekabetin içinde bulunmalıyım. Kendime, yeteneklerime güveniyorum ve bir nba takımında oynayabilirdim ama hayatımın şu noktasında böyle birşey yok. Sadece kendim için en uygun durumun oluşmasını istiyorum.
    Nbade olmayışımı dert etmediğimi söylersem yalan söylemiş olurum ama ben basketbol oynamak istiyorum. Bunun için illa nbade olmaya gerek yok. Nbade olmayışımın da yeteneklerimle bir alakası olduğunu düşünmüyorum. Daha önce yaptığım hatalar oldu. Bunlardan gurur duymuyorum ama artık önüme bakmam lazım.
    Gurur duymadığım bir çok şey yaptım ama 21 yaşında bu lige geldim. Hiçbirşeyim yokken bana finansal olarak herşeyi verdiler. Sudan çıkmış balığa dönmüştüm. Çok iyi ve çok kötü insanlarla tanıştım. Çok yanlışlar yaptım ve bunların bedelini de ödediğimi düşünüyorum.

    -Bir çok yerde Iverson'ın içki ve kumar problemleri olduğu ve bu nedenle paraya ihtiyacı olduğu yazıldı. Hayatının altüst olduğu söylendi. Finansal sorunlarınız yüzünden okyanus ötesinde oynamayı kabul ettiği yazıldı.

    AI:Eğer hayatınız boyunca beraber olduğunuz tek insan, sahip olduğunuz tek kız arkadaşı, bildiğiniz tek aşk, ve beraber olduğunuz tek karınız varsa ve bu insandan ayrılıyorsanız gerçekten hayatınızın alt üst olduğunu söyleyebilirim çünkü o benim en iyi arkadaşımdı. Açıkçası daha önce hiç karşılaşmadığım bir durumdu. Dünyanın en sağlam adamı da olsanız bazı kontrol edemediğiniz şeyler oluyor. Ama bence bu konudaki en önemli şey kariyerim boyunca beni destekleyen fanlarımın o zaman da yanımda olmasıydı.
    Olay kesinlikle para ile ilgili değil. Nbade tonlarca para kazandım. Eğer sorun para olsaydı. Tamam benchte oturacağım peki ne kadar para veriyorsunuz derdim. Olayın parayla kesinlikle alakası yok Ben basketbol oynamak ve bir takıma katkı sağlamak istiyorum. Tek istediğim şey basketbol oynamak ve mutlu olmak. Mental ve fiziksel olarak basketbol oynayabileceğimi biliyorum ve istediğim şey de bu. Nbade olmasa bile basketbol oynamak istiyorum. Vermek zorunda olduğum karar buydu.

    -Geçen sene dizinizde bir sakatlık vardı ve bazı maçları bu nedenle kaçırdınız. Ama daima sizin ağrıya rağmen maç günü oynamak istediğinizi biliyorduk. Şu an tek bildiğimiz şey Iverson'ın hala eski iverson gibi oynayabileceğine inanıyor olduğu.

    AI:Kesinlikle... Zaten bu nedenle benchte kalmak istemedim. Tek ihtiyacım olan şey basketbol yeteneklerime güven ve inanç duyulması. Ukalalık olarak algılamayın ama benim önümde olmayı hak etmediğini bildiğim başka oyuncuların arkasında kalmak istemiyorum. Rekabetçi bir insanım ve garip ama bazen kendi içimde de böyle çelişkiler yaşıyorum. Özellikle insanlar benim hakkımda ne yapmam ya da ne yapmamam gerektiğini tartıştıkları zaman.


    -Iverson konuşmamızın sonunda "istenmekten" bahsetti.

    AI:Benim tek istediğim bir takım tarafından kabullenmek ve istenmekti. Bu benim için en önemli olan şeydi "istenmek".



    Ceviri:Kaan Dikici (forza)
    Röportaj;http://www.philly.com/philly/blogs/deep-sixer/Iverson_.html

    30 Ekim 2010 Cumartesi

    Hidayet Turkoğlu'nun PF Pozisyonu Sorunsalı


    Açıkcası Hidayet'in sezon başında Phoenix'e gitmesi hepimizi çok sevindirmişti. Çunku basketbol kariyerinin en kötü sezonunu yaşadığı Toronto'dan hangi takıma giderse gitsin onun için sıfırdan bir fresh start olacaktı. Phoenix Amare'nin takımdan ayrılmasından sonra sezon öncesi planlamlarında 2 sene önceki Orlando takımına benzer şekilde yürütüldüğü gözüktü. Ancak hem sezon öncesi maçlar hem de sezonun ilk üç maçı sonunda anlaşıldı ki ne Robin Lopez bir Dwight Howard ne de Grant Hill ve J-Richardson gerektiğinde değil maç başına neredeyse en az 15 ile 20 arası top kullanıyorlar.

    Peki Hidayet Türkoglu penceresinden bakarsak; geçen sezon hiç hatırlamayacağı bir sezon geçirdikten sonra artık parke üzerinde geçen sezonu unutturacak bir sezon geçirmek isteyecektir. Ancak dün gece ki maçtan sonra, Hidayet Türkoglu'nun 4 numaralı pozisyonda oynadığı sürece geçen sezon ki istikrarsız performansı devam edecek gibi gözüküyor. Eğer coaching cephesinde Hidayet'i sezon sonuna kadar 4 numara da kullanma planı varsa; Hidayet'in öncelikle faul probleminden kurtulması lazım. Neredeyse 3 maçta da faul probleminden ötürü takıma yeterli katkıyı veremedi. Aslında miss-match ler den dolayı hücumda gerçekten önemli katkılar veriyor son Lakers maçı da dahil 3 maçta da bazen oyun içerisinde uzun sure sayı bile atamasa da Nash ile beraber arkadaşlarını çok iyi besliyorlar. Ancak 4 numara savunmasında çok zayıf kalıyor. Özellikle Portland maçının son ceyreğinde neredeyse bütün hücumları Hidayet'in üzerinden oynadılar ve çoğu hücumda basket ile sonuçlandı. Hidayet Orlando'da başarılı olurken hücumda ekstra paslarla veya sabit sutor gibi pozisyon alarak değil, topu yere vurarak yani komutayı elinde bulundurarak başarılı olmuştu. Hidayet'in bu yaştan sonra 4 numara savunmasında pozisyon almayı veya daha sert olması beklenemez çünkü geçmişte oynadığı hiçbir takımda direk takımın dört numaralı pozisyonunda birinci opsiyon olarak yer almadı.

    Bundan sonra Hidayet'i çok zorlu bir dönem bekliyor; Geçen sene ki kötü sezondan sonra Hidayet'e karşı Phoenix taraftarlarının bir endişesi var gibi ama Hidayet'in her olumlu hareketinde Phoenix taraftarları Hidayet'e sevildiğini hissettirmeye çalışıyor bu çok güzel bir gelişme. Hidayet eğer 4 numarada oynamaya devam ederse o pozisyona alışması ve savunmada ki zaafları azaltması biraz zaman alacak gibi. Ilk 20 maç içerisinde hala formunu yakalayamazsa korkarım ki benche yollanabilir ve rotasyon değişip 3 numaraya kaydırılabilir. Açıkcası bu beni mutlu eder çünkü son 3 maç gösterdi ki maçın en kritik anları olsun veya oyunun temposu dustugunde olsun rakip çoğu hücumu Hidayet'in pozisyon zayıflığından yararlanarak onun üzerinden oynuyor. Her ne olursa olsun sonucta en iyi hücum savunma ile başlar. Hidayet'in savunmada özgüvenini kaybetmesi hücumunu da aynı şekilde etkiliyor. Sonuçta Hidayet Turkoglu için 4 numaralı pozisyon da oynaması çok büyük bir sorunsal hal aldı yani bu pozisyonda ki etkisi şu an için belirsiz ve bundan sonra çözümsüz gibi gözüküyor. Umarım en yakın zamanda Hidayet Turkoglu tekrardan formunu yakalar ve bütün Amerika da kendinden yine söz ettirir.

    28 Ekim 2010 Perşembe

    Son 30 Yılın En Iyi 20 Film Karakteri

    Daha önce de bahsettiğim gibi zaman buldukca yazmayı düşündüğüm sinema endeksli yazı dizisine yeni bir yazı daha eklemenin zamanı geldi. Bu sefer ki listemiz ise en iyi film karakterleri. Aslında listeyi son 30 yılla sınırlı tutmayıp tüm zamanları içeren bir liste düşünüyordum ama o zaman da 20 değil en az 50 film karakteri koymam gerekecekti. Listemize yavaş yavaş başlayalım;

    20. There Will Be Blood || Daniel Plainview @ Daniel Day-Lewis


    19. Gladiator || Maximus @ Russel Crowe


    18. Donnie Darko || Donnie Darko @ Jake Gyllenhall


    17. The Big Lebowski || Walter Sobchak @ John Goodman


    Belki de filmin bu kadar populer olmasında en az Lebowski kadar etkili bir karakterdi. Özellikle Bowling kuralları, jest mimikleri ve o ses tonu inanılmaz. Yılların eskitemediği Goodman'un Lebowski'ye her nasihatından sonra Am I Wrong ? ifadesi ise efsane replikler arasında yerini aldı.

    16. Ghostbusters || Dr. Peter Venkman @ Bill Murray


    15. The Shawshank Redemption || Red @ Morgan Freeman

    14. The Shawshank Redemption || Andy Dufrense @ Tim Robbins
    13. Saw Series || Jigsaw @ Tobin Bell



    12. The Naked Gun || Frank Drebin @ Leslie Nielsen


    11. Scarface || Tony Montana @ Robert De Niro


    10. The Dark Knight || The Joker @ Heath Ledger


    9. The Shining || Jack Terrance @ Jack Nicholson


    8. The Usual Suspect || Keyser Soze @ Kevin Spacey


    7. Back To Future || Dr. Emmett Brown @ Christopher Loyd


    6. Fight Club || The Narrator @ Edward Norton


    5. Forrest Gump || Forrest Gump @ Tom Hanks


    4. One Flew Over The Cuckoo's Nest || McMurphy @ Jack Nicholson


    3. Fight Club || Tyler Durden @ Brad Pitt


    2. Back To Future || Marty McFly @ Michael J. Fox


    1. The Big Lebowski || The Dude @ Jeff Bridges

    Qyntel Woods @ Beşiktaş CT




    Beşiktaş Basketbol tarihin en sansasyonel kadrosu Woods transferi ile beraber kurulmak üzere diyebiliriz. Saha içi teknik yorumlara şimdi girmek istemiyorum ancak basketbol da 2-3 topla oynanmadığına göre koç Burak Bıyıktay'a inanılmaz bir görev düşecek gibi duruyor. Burak Hoca'ya da bu konuda güvenim sonsuz çünkü oyuncularla ikili ilişikileri ve sıkıntılı zamanlarda yönetimi çok iyi sağlayan bir koç. Ama saha içinde işi gerçekten çok zor olacak gibi. Woods transferi ile beraber Avrupa pasaportu olmayan oyuncu sayısı şu an için 4 oluyor. Türkiye Basketbol Liginde 3+2 kuralı olduğu için 1 yabancı artık dışarıda kalacak. Ancak Eurocup'da 6 yabancı da oynayabilir.

    Allen Iverson & Qyntel Woods !


    Qyntel Woods ismi Allen Iverson hamlesinden önce takip edilen ve Iverson transferi gerçekleşmemesi durumunda transferi gerçekleşmesi beklenen ilk adaydı. Açıkcası ne kadar etkili oyuncu olursa olsun her zaman endişeli baktığım oyuncular arasındadır. Qyntel Woods'un vukuatlarını yazmaya başlasak bir nevi buradan Philadelphia'ya kadar yol olur. Her ne kadar bu transfere soğuk yaklaşsamda Iverson transferinin belki de ilk meyvesi şimdilik Woods gibi duruyor. Ilk teklifimizde yüksek ücretler talep eden Woods bugün twitterında Beşiktaş'da Iverson ile beraber oynayacağını yazmış. Olası Woods hamlesi ile beraber takımda 3 Avrupa pasaportu bulunmayan oyuncu olduğu için birinden vazgeçilme olasılığını da beraberinde getiriyor. Bu isim de şimdilik Ogilvy gibi duruyor. Tabi plase de Chatman'ı unutmamak gerekir. Anlaşılan ilerleyen günlerde bayağı hareketli bir transfer dönemi geçirecekmişiz gibi ..

    Bu arada Allen Iverson yarın New York'da TSI 20.00'da resmi imzayı atıyor.

    Euroleague #2 || Lietuvos Rytas - Montepaschi Siena

    Ev sahibi maça etkili de başlamıştı özellikle genç Valenciunas’ı çok rahat beslediler. Siena da savunmada bire birlerde sorun yaşayınca devre boyunca Rytas hem skor olarak hemde tempo olarak maçı kontrolünde tuttu. Yıllar önce Yalçın Granit’in Fast Break’da belirttiği gibi “sadece birebirde yenilmemeyi hedefleyerek dahi 24 saatte savunmada belli bir ilerleme sağlayabilirsiniz”. Artı Rytas’ın tepe ikili oyunlarını doğru show up ve kısa oyuncunun pas kanalını iyi kapamasıyla iyi savundular. Bu noktada 2. çeyreğin sonlarına doğru McCalebb’in deliciği devreye girdi ve tempo yükselip erken tercihler başlayınca Rytas devre sonunda Siena’ya yakalandı.

    İkinci yarıda ise Piagniani Zizin – Kaukenas ile 1-2 rotasyonunda ideal çözümü buldu özellikle 3. çeyreğin ortalarından itibaren skor yine yakın seyretse de kontrol Siena’ya geçti. Daha sonra McCalebb’in hızını ve el çabukluğunu bu sefer savunmada El Amin için kullanan Siena bunun karşılığını aldı. Chatman’ın savunmada çok rahat geçildiğini düşündüğümüzde bir gardın böylesine savunmada önemli rol üstlenmesinin maçı kazanmada ne derece önemli olduğunu görüyoruz . Bu üçlü toplamda 32 sayı (30′u McCalebb ve Kaukenas’dan) 5 ribaunt ve 6 asistlik bir katkı yaptı.


    Rytas cephesinde öncelikle Valenciunas’dan sonra Bajramovic ve Bjelica’nın performansı onları maçta tutmuş olsa da maçın son kısmında Siena kısalarının özellikle El Amin’i köşelerde tuzaklı savunmayla iyi sıkıştırması ve Milosevic’in silik performansı kritik son bölümde maçı kazanabilecek durumda gözükmelerine rağmen doğru hücumlar yapmasını engelledi. El Amin takıma alışıp maç eksiğini kapadıkça daha iyi olacaktır ama yanına istikrarlı olacak bir ikinci isim muhakkak gerekli.


    Hurol Yoney

    27 Ekim 2010 Çarşamba

    Allen Iverson Sonrası Hücum Opsiyonları

    Artık transfer kesinlik kazandığına göre yavaş yavaş Iverson'ın saha içindeki etkinliğinden de bahsetmek gerekir. Özellikle Burak Hoca'nın bugüne kadar ki hücum setlerinde ilk göze batan olay kısaların hücum setlerinde ki etkinliğiydi. Tabi bunda Chatman'ın varlığı ve boyalı alanda da bir türlü tam rotasyon sağlanmaması da büyük etkendi. Peki Iverson'ın katılımı ile hücum da neler değişebilir sorusuna cevap arayalım;

    1. 1-2-2 Zone Savunmasına Karşı Hücum Setleri

    Belki de Allen Iverson'ın gelişi ile en etkin kullanacağımız hücum setlerinden biri olacak. Iverson'ın tarihin en hızlı cross-over ve cross-dribble ını yapan oyuncusu olmasından dolayı artık çoğu takım 1-2-2 zone savunmayı tercih edecektir. Bu savunmaya karşı Iverson'ın o kadar çok olasılığı var ki; öncelikle takım arkadaşlarına çoğu zaman miss-match şansı verecektir. Çunku Iverson'ın her içeriye dalışında veya dışarda pick and roll aradığında geçiş savunması ile karşı karşıya kalacaktır. Rakiplerin en çok kullandığı yardım savunması ile içeride oynayan hareketli uzun yani 4 numara oynayan oyuncumuzu alan değiştirterek ve dışarda şut potansiyeli olan boşta bir oyuncu bıraktırarak yüksek posta her girişinde yardıma gelen savunmacısı ya dışarıda bekleyeni yada içeride olan 4 numara pozisyonunda ki oyuncunun diğer takım arkadaşı ile miss-match ine tercih etme şansı doğuracaktır.



    Bir diğer hücum olasılığı da; bunu sıkca izleyeceğimizi düşünüyorum. Allen Iverson a karşı adam adama tek oyuncu ve diğer takım alana savunması yaparak Iverson'a bire bir direncini düşürüp takıma en kötü şut tercihini şansını yakalatmaktır. Bunu geçen sezon Chatman'da sıkca görmüştük ancak bu sefer Iverson gibi bir cross over ustası olunca bu ihtimal de rakipler için 2-3 maç sonra çürüyüp gidecektir. Her ne kadar yaşı ilerlemiş olsada Iverson'ı Türkiye Basketbol Liginde bire bir durdurabilecek bir oyuncu olduğunu sanmıyorum. Yani her türlü 1-4 savunmaya karşı bire bir de içeriye penetre olsun ya da yüksek post da el üstünden olsun Iverson için pek sorun olmayacak gibi duruyor. Iverson'ın sıkca karşılaştığı 1-2-2 Zone Savunmaya karşı hücumuna bir şöyle bir göz atalım;









    Hem hücum cizelgesinde hemde yukarıda belirttiğim gibi Iverson ile başlayan hücum da takım 1'e 4 set halinde kalmış bekliyor bunun nedeni de rakibin savunma yardımlarında olası miss-match i sağlamak. Andre Igoudola'nın set hücumunun 3. adında ki koşusu şut imkanı da bu savunmaya karşı bulanabilecek en rahat basketlerdendir.

    2. Özel Set Hücumları



    Konu Iverson olunca doğal olarak da Burak Hoca'nın saha içinde en az 4-5 ayrı Iverson'a özel set hücumları düzenlenmesi bekleniyor. Özellikle Chatman'ın da varlığını da düşünürsek bu ikili belki de seyir zevki yüksek özel set veya oyunları ile rakiplerin erken havlu atmalarını da sağlayabilirler. Öncelikle Türk basketbol severlerin çoğu zaman Solomon'dan ve daha öncelerde de Naumoski'den gördükleri ve şimdilerde de Milos Teodosic ile sık sık izlediğimiz rakibi geçip uzun da dışarıya yardıma gidecek savunmacı perdeleyerek PG nin yüksek postdan rahat şut imkanı sağlaması seti. Bu set Iverson gibi oyuncular için belki de en sevdikleri settir. Bir de Chatman ile beraber ikisi birbirini tamamlayarak ekstra pas ile birbirlerini çok rahat tamamlayacaklardır. Bir diğer özel set ise dip çizgi de takımı adına boş şut yakalama şansını getirir. Bu nokta da Bekir Yarangüme ve Mustafa Abi'nin ceza atışlarında ki istikrarı büyük önem arz edecektir. Ignerski'nin artık çok zor süre alabileceğini düşünürsek ki bahsetmeden de geçemeyecem; Banvit maçında gerçekten çok güçsüz gözüktü. Ne 3 ne de 4, ne savunmacı ne de hücumcu bir de bunlara fiziksel yetersizliği de eklenince takıma direk katkı verebilecek veya rotasyonda direk rol biçilebilecek bir oyuncu konumundan yavaş yavaş uzaklaşıyor. Son çizilebilecek özel set ise uzunların pas yeteneğine kalıyor. Bu set hücumunda da en dikkat çekici özellik ise hem Chatman'ı hem de Iverson'ı dip çizgiye yollayarak onların hem içeriye hızlı penetreleri hem de dışarıdan yüzdeli skorerliğinden yararlanmak olacaktır.

    3. Üçgen Hücum Setleri



    Yeni adıyla aslında Lakers Hücum setleri de diyebiliriz. Internet'de birçok yerde karşılaşabileceğiniz ve Lakers'ın sıkca kullandığı ve bütün koçların ezbere bildiği ancak bir türlü de önlem alınamayan hücum setidir. Genellikle yine uzunların pas yeteneğine ve yüksek postan şut istikrarı bu sistemde büyük önem arz ediyor. Keşke Nicevic gibi bir oyuncu bu sezonda kadro da olsaydı dedirtebilecek bir set. Çunku hem Iverson hem de Chatman için biçilmiş kaftan bir set hücumu. Uzun dan çıkacak top kısalardan birinin dış çizgiye diğerinin de savunmacının önünde top alıp tekrardan uzun a hareketli pası verip uzunun boşta olan kısaya topu atarak tamamlanan bir set hücumu, bu sette de hem Chatman hem de Iverson ile birbirini tamamlayacak bir oyun sergilenebilir.


    Are You Kidding Me
    Allen Iverson @ Beşiktaş CT

    Sayıların Dili || #5


    Bu sezon Nba'de toplam 84 yabancı oyuncu yer alırken. 11 yabancısı bulunan Fransa'nın ardından 5 yabancı ile en çok yabancı oyuncu bulunduran ikinci ülke Türkiye oldu.

    26 Ekim 2010 Salı

    Mehmet Okur Röportajı

    Mehmet Okur ile sezon öncesi sakatlığından takımın form durumuna kadar önemli açıklamaların yer aldığı güzel bir röportaj gerçekleştirilmiş.



    Geçen sezon play-off'larda aşil tendonu kopan Milli yıldızımız Mehmet Okur takımı Utah Jazz'ın son hazırlık maçında Santa Barbara'da ki çalışmalarına ara verip takımın maçını izledi. Memo ile son durumu ve Jazz'ın yeni sezonu ile ilgili kısa bir söyleşi yaptık. Ameliyat sonrası giydiği özel çizme çıkartıldıktan sonra, yaz aylarının büyük bölümünü Santa Barbara'da özel olarak çalışarak sakatlığın etkisinden kurtulup eski gücüne dönmeye çalışan Memo sorularımızı her zaman olduğu gibi içtenlikle cevapladı.
    SORU: Çalışmalar nasıl geçti, nasıl gidiyor?

    MEMO: Gayet iyi gidiyor. Dr Marcus ve yardımcılarıyla her sabah yaklaşık iki buçuk saati bulan çalışmalar yaptık. Yardımcılarının her biri ayrı bir konuda uzman. Örneği birisiyle sıçrama, birisiyle çabukluk, birisiyle karın adalelerim üzerinde çok yoğun çalıştık. Bu çalışmaların çoğu ayağımı güçlendirmeye yönelikti. Öğleden sonra ise yakındaki bir üniversiteye gidip orada yaklaşık bir buçuk saat kendi özel trainerım ile birlikte basketbol antrenmanı yaptık. Düz koşular, şut antrenmanları, post up hareketleri ve yüzü dönük pozisyonlar gibi.
    SORU: Ne zaman geri döneceksin? Biraz da kilo vermiş görünüyorsun?

    MEMO: Geri dönüşüm ile ilgili kesin bir tarih yok. Doktorlar ne derse onu yapacağım. Ancak takım ile birlikte temas olmayan antrenmanlara başladım. Beşe sıfır, üçe sıfır driller gibi. Sürekli şut idmanları yapıyorum. Geçen güm üçe iki denedikten sonra bir de üçe üç denemek istedim, ama fazla zorlayamadım hemen ağrılarım artınca da bıraktım. Beslenmeme çok dikkat ediyorum, ama bir iki kilo verdim. Bir iki kilo daha vermek istiyorum. Zaten beşe beş antrenmanlara başlayınca rahatlıkla 1-2 kilo daha veririm. Her zaman vermişimdir. Takım Doğu deplasmanına gidince ben tekrar Santa Barbara'ya döneceğim ve orada tedavim ve çalışmalarım devam edecek. Ancak şu anda herşeyin iyi gittiğini düşünüyorum.

    SORU: Utah sezon hazırlık maçlarında hiç kaybetmedi. Takımı nasıl görüyorsun? Senin yokluğunda pozisyonunda oynayacak olan Al Jefferson, Kyrylo Fesenko ve Francisco Elson için neler söyleyeceksin? Jefferson giden Carlos Boozer'ın yokluğunu nasıl dolduracak?


    MEMO: Takım çok iyi bir hava yakaladı. Çok iyi bir sezon öncesi sonrası bunun lige de olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Yeni takım arkadaşlarım çok çabuk adapte oldu. Big Al gerçek bir post oyuncusu ve müthiş ayak oyunlarına sahip. Sezona iyi hazırlanmış ve coach Sloan'un sistemine çabuk alıştı. Onun çok büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum ve onunla birlikte oynamak için sabırsızlanıyorum. Fes bu yazı çok iyi geçirmiş ve kilo vermiş. Bu yıl en hazır şekilde geldi. Francisco'nun da sakatlığı vardı ama o da iyileşti. Kenardan gelip atletizm ve enerji getirecektir. Şutu da var. Üçü de çok iyi oynayacak diye düşünüyorum. Al ve Carlos'un bazı benzer yönleri var. Ancak Al daha uzun ve sırtı dönük oyunu daha iyi. İyi bir blokcu da olabilir. İkili oyunlarda çok daha fazla pota altına devriliyor, Carlos ise şutunu da kullanıyordu. Beklediğimden daha iyi pasör olduğunu da görüyorum. Daha uzun ve daha sert, bizim de bazı sıkıntılarımıza çözüm olacak gibi geliyor.

    SORU: Takımdan uzak kalmak, takım arkadaşların oynarken sokak elbiselerinle onları seyretmek senin için nasıl bir duygu?


    MEMO: Sakatlıklar her zaman oyununun bir parçasıdır. İki sene önce hamstring, geçen yıl da aşil tendonumdan sezon sonunda sakatlandım. Ben her zaman oynayabilecek durumdaysam, ağrılarım veya sakatlığım ne olursa olsun oynamaya çalışırım. Bu nedenle takımı böyle izlemek benim için çok zor. Alışık olduğum bir durum hiç değil ve hiç bir zaman da alışmak istemiyorum. Bu nedenle doktorların her dediğini yaparak, çok çalışarak bir an önce dönmek istiyorum.



    SORU: Bu sezon takımda yer alacak yeni oyuncular ve çaylak oyuncularla ilgili ne düşünüyorsun? Bir de senden sonra iki Türk pivot daha NBA'de forma giyecek. Semih Erden ile Ömer Aşık için neler söyleyeceksin?


    MEMO: Big Al ve Francisco'dan söz ettim. Raja Bell zaten yakından tanıdığımız ve sistemi iyi bilen bir oıyuncu. Sakatlık olmazsa çok fayda sağlayacaktır. Earl Watson'da çok tecrübeli. Bu oyunculardan en az tecrübelisi olan Al ve o da 6 sezon NBA'de oynadı. Bu çok önemli. Eğer sisteme inanırlarsa ve uyum sağlarlarsa çok önemli yerlere gelebiliriz. Çaylak oyunculardan Gordon Hayward bize çok uygun özelliklere sahip diye düşünüyorum. Biraz zamana ihtiyacı olabilir ama çok çalışkan ve bu yılda mutlaka katkı yapacaktır. Jeremy Evans bu sezonun Paul Millsap'i veya Wes Matthews'u olabilir. Biraz güçlenmesi lazım, ama çok aktif ve çok atletik. Çok iyi bir kadromuz olduğunu düşünüyorum. Bizi her yıl olduğu gibi yine insanlar beğenmeyeceklerdir, ama biz her yıl insanları şaşırtıp iyi yerlere geliyoruz. NBA'in en iyi oyun kurucusu bizde ve play-off'lara sağlıklı girersek herşeyi başarabiliriz. Ömer ile Semih'e gelince. Öncelikle ikisine de başarılar dilerim. Şu anda Boozer'ın sakatlandığını düşünürsek Ömer Aşık'ın süreler alma şansı biraz daha fazla. Bence hazırlık maçlarını da iyi oynadı. Semih'in işi daha zor sanki. Onun pozisyonunda takımında çok oyuncu var. Ama o da süreler alıyor. Her zaman kendini hazır tutmalı. Çünkü oynama fırsatının ne zaman kapını çalacağını bilemezsin ve hep kafa olarak da, fizik olarak da hazır olman gerekiyor. NBA'de ki tempoya ve uzun oyuncuların atletizmine ve güçlerine uyum sağlayınca ikisi de iyi olacaktır. Ancak işler iyi gitmediğinde morallerini bozmayacaklar, çünkü sezon çok uzun. İyi günler de olacaktır, kötü günlerde. Önemli olan iyi günlerin sayısını arttırıp, kötü günleri minimize etmek.


    röportaj ve fotolar; http://www.memo13.com/

    25 Ekim 2010 Pazartesi

    Are You Kidding Me !





    Ilk Iverson dedikoduları yayılmaya başladığı sırada yurt dışında kime sorsam ilk tepkileri hep aynıydı. Ve gelinen nokta da artık transfer hemen hemen gerçekleşti diyebiliriz. Arada ufak bir açık kapı bırakmamızın nedeni de malum Robinho transfer surecinde yaşananlar. Onun için yoğurdu ufleyerek yemeye biz devam edelim. Aslında hafta başında büyük ölçüde anlaşıldığı ve 2-3 güne açıklanacağı da belirtiliyordu. Akatlar parkeleri basketbol tarihinin en skorer oyuncusunu ağırlamaya çok yakın. Son olarak da kişisel bir tebrikte bulunmak istiyorum.Yıllar yılı tabir-i caizse başıboş bırakılan bir branşta Türk Spor tarihinin en büyük transferini gerçekleştirilmesinde emeği geçen herkese tebriklerimi sunuyorum.

    Allen Iverson @ Beşiktaş CT

    23 Ekim 2010 Cumartesi

    Nba'de Kesilen Son Oyuncular

    Nba.com'da göre kesilen son oyuncuların listesi;

    Friday, Oct. 22
    New Jersey waived center Brian Zoubek.

    Thursday, Oct. 21
    Boston waived forward Stephane Lasme, forward Keith Gallon and guard Mario West.
    Charlotte waived forward Darius Miles and center Matt Rogers.
    Chicago waived guard John Lucas III, guard Kyle Weaver and forward Roger Powell.
    Dallas released guard Dee Brown, guard Rashad McCants, forward/center Sean Williams and guard Adam Haluska.
    Philadelphia waived forward/center Trent Plaisted and guard Chris Quinn.
    Phoenix exercised their fourth-year contract option on center Robin Lopez.
    Washington waived forward Adam Morrison and center Sean Marks.

    Wednesday, Oct. 20
    Atlanta released forward Evan Brock, guard Richard Delk and forward Ricardo Marsh.
    Detroit requested waivers on guard Vernon Hamilton and forward Ike Diogu.
    Golden State waived guard Aaron Miles.
    Minnesota requested waivers on guard Jason Hart and forward John Thomas.

    Tuesday, Oct. 19
    San Antonio waived forward James Gist.
    Cleveland waived guard Danny Green.

    Monday, Oct. 18
    Houston waived guard Antonio Anderson, forward Mike Harris, forward Alexander Johnson and guard Jerel McNeal.

    Friday, Oct. 15
    Charlotte waived guard Javaris Crittenton.
    Sacramento waived forward/center Connor Atchley, guard Joe Crawford and forward Marcus Landry.

    Thursday, Oct. 14
    Denver named Pete D'Alessandro advisor to the executive vice president of basketball operations.
    Washington waived guard Kevin Palmer.

    Wednesday, Oct. 13
    Cleveland waived guard Cedric Jackson and forward Tasmin Mitchell.

    Monday, Oct. 11
    Golden State waived forward Vernon Goodridge.
    Memphis waived forward Luke Jackson, guard Tre Kelley and guard Kenny Thomas.
    Phoenix waived guard Chucky Atkins.
    Portland signed center Steven Hill.
    San Antonio waived guard Kirk Penney.

    Friday, Oct. 8
    Philadelphia waived guard James Florence.

    Thursday, Oct. 7
    Golden State waived guard Cheyne Gadson.

    Wednesday, Oct. 6
    Chicago waived forward Chris Richard.
    Milwaukee waived forward Keith Gallon.
    New Jersey waived guard Eddie Gill.

    Monday, Oct. 4
    Sacramento waived guard J.R. Giddens and guard Donald Sloan.

    Saturday, Oct. 2
    Cleveland waived center Greg Stiemsma

    19 Ekim 2010 Salı

    Michal Ignerski


    Bugünkü performansını istikrarlı şekilde devam ettirdiği takdirde ligin eşleşme sorunu yaşatabilecek en komple oyuncularından birine sahip oluruz. 2.07′lik bir oyuncu aldığı ribaunttan sonra veya yaptığı pas arasından sonra rakip kısanın yetişemeyeceği kadar hızlı driplinge çıkabiliyorsa, hızlı ve transition oyunnu için çok önemli bir silah demektir. Bir başka deyişle aldığı ribaunttan sonra gardı aramadan direkt hücuma çıkıp o çok kritik 1-2 saniyenin kazanımı rakibin geri dönüş şansını tamamen yok edebiliyor. Kupadaki Galatasaray Cafe Crown maçında hücumda sadece 2 sayılık katkı yapmasına rağmen aldığı 8 ribauntla kontrolün bizde olmasındaki en önemli etkendi. Şu anda uzun rotasyonunda tam anlamıyla joker oyuncu diyebiliriz. 3-4 ve hatta 5 numaralarla eşleşecek bir fiziğe (Steissma ile eşleşti) sahip. Artı topsuz oyunda çabuk yön değiştirebilmek gibi çok önemli bir özelliğe de sahip. Ogilvy ile anlaşmaları ve birbirlerini iyi anlamaları ligin ilerleyen haftalarında önemli bir artı kazandırabilir.

    TÜRK TELEKOM : Wesson 15 (5 ribaunt 1 asist), Becirovic 14 (6 ribaunt 4 asist), Rasim 20 (6 ribaunt), Mehmet Yağmur 2 ( 3ribaunt 2 asist), Yunus Çankaya 12 ( 3 ribaunt 4 asist), Gaffney 9 ( 5 ribaunt) Uğur Öğüt 2, Steimsma 8 (7 ribaunt 2 asist)

    BEŞİKTAŞ : Fedor Likholitov 13 (6 ribaunt), Bekir Yarangüme 5 (7 ribaunt 2 asist), Mustafa Abi 4 ( 3 ribaunt 2 asist), Serhat Çetin 2 (1 asist), İgnarski 17 ( 8 ribaunt 1 asist), Chatman 28 ( 4 ribaunt 6 asist), Cevher 17 ( 7 ribaunt 4 asist), Ogilvy 8 (4 ribaunt 2 asist)



    Hurol Yoney

    13 Ekim 2010 Çarşamba

    Allen Iverson @ Beşiktaş CT


    Öncelikle Iverson konusunu bu derece irdeleyeceğimizi 40 yıl düşünsem herhalde aklımın ucundan dahi geçirmezdim. Geçen ay ilk olarak Ismail Er ile başlayan Allen Iverson haberleri şu günlerde Espn'de bile tartışılır durumda. =) Açıkcası Allen Iverson'ın menajerinin yaptığı açıklamaya kadar bu çıkan dedikoduları pek gerçekci olduğuna inanmıyordum. Ancak dış basına yansıyan haberler (S.Smith bile transfere nba.com da yer vermiş) ve güvendiğim insanların ifadelerinden sonra bu transferde bayağı bir ilerleme kaydedildiği anlaşılıyor. Pazartesi'ye kadar da sanırım bir netliğe kavuşur.

    Allen Iverson birçok Nba yıldızından çok farklı bir yıldızdı. Geleceğin Michael Jordan'ı dendiği günden sonra hep Michael Jordan'ın gölgesinde kaldı. Bence Nba'in önemli beyinleri, Michael Jordan'ın arkasında kaldığı gibi Iverson'ın arkasında kalamadı. Gün geldi; 55 sayı attı ve Nba tarihinde 55 sayı üzeri atan 6 oyuncudan biri oldu. Gün geldi; tarih kitaplarına tarihin en hızlı cross-over ve cross-dribble ını yapan oyuncu olarak geçti. Nba kariyerinin son 1 yılı hariç, diğer Nba yıldızları gibi hiçbir zaman komplekslere sahip değildi. Delikanlı adamdı öyle üçlükler atınca savunmaya küçümseyerek bakmalar (Lakers final serisinde Lue'a karşı saygısını bir kenara koyabiliriz ), yaptığı cross overlardan sonra pis pis gülmeleri hiç yoktu. Çıkar adam gibi basketbolunu oynar sonra eğlencesi dışarda yapardı. Yani lafın kısası Allen Iverson Nba tarihinin en iyi oyuncuların başında gelen marka bir isimdir.


    Hatırladığım kadarıyla bu seviyede bir yıldız kategorisinde Avrupa'ya gelen tek oyuncu Dominique Wilkinsdı. Ve Dominique Wilkins sayesinde Yunan basketboluda inanılmaz seviyelere yükseldi. Avrupa'nın hemen hemen her ülkesinden Wilkins'i izlemeye turlar düzenlenirdi. Ve böylelikle Wilkins sayesinde Yunan basketbolu tüm dünya tarafından saygı duyulan bir seviyeye geldi. Allen Iverson'da bence aynı etkiyi yaratacak bir oyuncu. Hazır Dünya Basketbol Şampiyonasında harika bir organizasyon sağlamışken ve yanında sportif başarıda gelmişken olası Allen Iverson hamlesi sadece Türk basketbolunu değil Tüm Dünyada; Türkiye'nin prestijini, saygınlığını arttıracaktır.

    Biraz da gündemden bahsedecek olursak; öncelikle benim için Iverson'ın gelişi; şampiyonluktan da hatta Avrupa'da final four'dan da daha değerlidir. Bir düşünelim Inönü'de Quaresma ile beraber önemli bir UEFA maçı öncesi sahaya inip üçlü çektirmesi benim için paha biçilemez bir olay olur herhalde. Ancak kafamı kurcalayan en önemli detay rakamlar. Adam daha 2-3 sene önce senelik 21 milyon dolar alıyordu. 2 milyon dolara bizi kabul edeceğine ihtimal vermiyorum. Iverson'ı Istanbul'a getirebilmek için bir bu kadar daha feragat edilse belki o zaman ihtimali artabilir. Bir de basketbol da transferler futbol da ki gibi yürümüyor. Menajerler oyuncu transferlerinde önemli bir role sahipler. Hemde çok yüksek rakamlar alıyorlar. Bu nedenle sadece Iverson'ı ikna etmek de yetmeyebilir. Gerçi M-Oil, Ulker veya bir başka sponsor böyle bir zamanda böyle bir marka ismi kaçıracağını sanmıyorum.

    foto: Blogların birinden fotoyu alsam da kaynak forzada bir arkadaşmış. Ellerine sağlık.

    10 Ekim 2010 Pazar

    Beşiktaş CT 2011


    Türkiye adına her anlamda harika geçen Dünya Basketbol Şampiyonasından sonra sezon öncesi en ciddi turnuva olan Türkiye Kupasın'da bugün rakibimiz Galatasaray'dı. Aslında kura şansızlığımız devam etmiş ve Türkiye Kupasında ilk torba haricinde diğer tüm torbaların en iyi takımları bu grupta eşleşmişti. Dünya Şampiyonasından sonra belki de her takım artık çıtayı bir kademe daha yükseltmek için sezon öncesi farklı hamlelerde bulunmaya çalışıyordu. Galatasaray, Türkiye'nin bana göre Aydın Örs'den sonra yetiştirdiği en iyi basketbol koçu olan Oktay Mahmudi'yi takımın başına getirerek takıma önemli bir katkı da bulundu. Telekom ise sezon öncesi planlamasından vazgeçip yeniden paraya kıyarak yabancılarını değiştirme yoluna gittiler. Bununla beraber Beşiktaş'da her sezon yaşanan maddi istikrarsızlıktan ötürü dağılan takıma önemli bir iki katkı ile sezona girmeyi planlıyordu ki Allen Iverson heyecanı sardı bütün taraftarları.

    Allen Iverson'da ki son gelişme de biraz hayalkırıklığı yaşatabilir. Yahoo'nun Nba yazarı Adrin Wojnarowski'ye göre şu an için Allen Iverson'ın Beşiktaş'ın sözleşmesine karşılık önerdiği şartlardan birinden ötürü anlaşma sağlanamamış durumda. Sozlesme de kabul edilmediği söylenen şart ise; disiplin cezası alması durumunda sözleşme bedelinin sadece yüzde 1’lik kısmını ödeyeceği şartı. Bakalım Iverson'ın akıbeti ne olacak ...

    Maça geçecek olursak öncelikle şunu belirtmeden geçemeyecem; Beşiktaş'da Ignerski aşısı tutmamış gibi. Maça Chatman-M.Abi-Ignerski-Fedor ve Cevher beşiyle başladık. Burak Hoca geçen sezon ki gibi bu sezon da yüksek tempoda oynatıyor takımını. Ilk beş dakikada ilk göze çarpan gelişme Chatman'ın ikili oyunları oldu. Bu sezon Chatman'ın eskisi gibi düzensiz şekilde içeriye dalışlarını nadir izleyecez gibi çünkü Chatman hemen hemen her pozisyonda uzunların ona yarattığı alanlara penetre ederek potaya gitti. Ilk beş dakika da özellikle dışarıdan da çok yüzdeli oynayınca skor bir anda 18-8 'e geldi ve bu fark oyunun büyük bir bölümünde bize avantaj sağladı. Galatasaray'da özellikle ilk çeyrek de Rancik'in ribaundlara hiç konsantre olmaması da bize çoğu hucümda ikinci şansları yakalamamızı sağladı. Bir de ek olarak dikkatimi çeken olay ise Galatasaray'ın ilk çeyrekte genellikle yüksek postdan oynamasıydı. Ikinci çeyrekte de genellikle karşılıklı basketlerle ile geçildi. Burak Hoca'nın Ogilvy'i içerde çok etkin kullanması da Burak Hoca'nın başarısı olarak saymalıyız. Hemen hemen her pozisyonda eskiden M.Wright ile oynadığımız yüksek post ve dairenin hemen dışında geriye çekilerek guardlar ile oynanan ikili oyunları bu maçta Ogilvy ile oynadık. Ogilvy'nin yanında pasör, sırtı dönük oynayabilen kaliteli bir beş numara ile takıma çok rahat seviye atlatabilirler.

    Ikinci yarı da ise iki takımda bir nebze olsun savunma da vites yükselterek başladılar. Haluk Yıldırım'ın da girmesi ile salonda bir anda herkes eski Ulker havasını solmaya başladı. Aynı dönemin oyuncuları Haluk-Tutku-Cuneyt-Bekir ve aynı jenerasyondan Mustafa Abi'yi de sayarsak bugün salonda belki eski günler sıkca yad edilmişti. Periyodun sonuna doğru Beşiktaş'da zorlama atışlar başlayınca skor bir anda eridi ve son periyoda iki sayı farkla 66-64 girildi. Son çeyrekte ise Chatman oyuna damgasını vurdu. Ve skorda Chatman'ın önderliğinde fark tekrardan açıldı. Chatman'a Cevher de eşlik edince sahadan 89-80 Beşiktaş'ın üstünlüğü ile tamamlandı. Yeni transferlere göz atacak olursak;


    Ignerski; yeni transferler gerçekleştiği zaman biraz araştırma fırsatım olmuştu. Aslında birçok soru işareti arkasında bırakarak transfer gerçekleşti. Çunku Devin Smith,Luke Jackson derken biraz acele ile yapılmış bir transfer gibi duruyordu. Bugün ilk kez canlı izleme şansı buldum Ignerski'yi ve tam tahmin ettiğim gibi bir oyuncu tam bir soru işareti. Ne 3 ne de 4 numara. Ne savunmacı ne de hücumcu bide ayakları da biraz ağır gibi geldi bana. Rol oyuncusu olamaz sadece rotasyon oyuncusu olabilir. Ancak bu takımın yabancılarının kesinlikle rol oyuncusu olması gerekir. Bu nedenle Burak Hocanın fazla üzerinde durmayacağını ve kısa bir süre içerisinde bir yabancı değişikliğine gideceğini düşünüyorum.

    Ogilvy; ise sezona damga vurabilecek potansiyele ve yeteneğe sahip bir oyuncu. Yüksek post da inanılmaz istikrarlı atıyor. Ve aynı zamanda yeterli sertliğe de sahip. Sözleşmesi 2 senelik olsa da seneye Euroleague takımlarından birine rahatlıkla gideceğini düşünüyorum. Ogilvy'nin yanına kesinlikle çok bir beş numara transfer edilebilirse takım boyalı alanda önemli üstünlük sağlar.


    Bekir Yarangüme,Serhat Çetin, Cüneyt Erden,Mustafa Abi; Cüneyt Erden'in takıma dahil olması hem Chatman adına hem de rakiplerin iki kısaya dönüp alan savunmasına geçtiğinde karşı yapıcağımız hamlelerde önemli rol oynayacak. Bir diğer yeni transfer Serhat Çetin ise uzun süredir basketbola bir nevi hasret olmasından dolayı bir durgunluk içerisinde. Açıkcası Serhat da rotasyon dışında kalacak gibi duruyor. Keşke Erkan Veyseloğlu veya Murat Kaya ikilisinden birini sezon öncesi takıma dahil edebilseydik. Mustafa Abi ise Haluk Yıldırım'ın yerini rahatlıkla doldurabileceğine inanıyorum. Ve takıma çok önemli maçlarda tecrübesi ile önemli katkılar verecektir. Bekir Yarangüme ise her sezon belli bir istikrarı yakalayan ve o çizginin altına pek düşmeyen bir oyuncu. Ancak ne olursa olsun Bekir ile de sezon bitmez. Ignerski'nin belli bir çizgiye ulaşması beklenirse o bölge de sezon boyunca aksaklıklar yaşabiliriz.

    Son olarak yukarıda da bahsettiğim gibi; Allen Iverson transferi büyük bir ihtimal gerçekleşmeyecek. Ignerski'nin yerine 3, 4 oynayabilen Woods tarzı bir oyuncu ile beraber pasör ve sırtı dönük oynayabilen iyi bir beş numara ile bu takım sonuna kadar götürebilir. Tabi ki maddi açıdan aksaklıklar yaşanmazsa.