rss
twitter

    20 Kasım 2010 Cumartesi

    Euroleague'de Bütçe'nin Kaybettirdikleri


    90'lı yılların sonuna kadar Yugoslav ve Baltık ekolü başta olmak üzere takımlar belli bir jenerasyon yakaladıkları zaman onun ekmeğini 2-3 yıl yer ve kupalarda belli noktalara gelir akabinde bütçeli takımlara gitmesine izin verirlerdi. Bu süreçte Cibona Zagreb’i önce Jugoplastika veya Pop 84 daha sonra Partizan takip etti. Bu ekolün dışında Badalona, Limoges ve Pau Orthez hep yakaladıkları iyi jenerasyonla 3-4 yıl son 8 takım civarında dolaştı. Sürecin sonunda ise yine Zalgiris Kaunas süpriz bir Euro lig şampiyonluğı kazandı ve 99 yılındaki bu kupa bir devrin sonu olarak adlandırılabilir.

    Bu noktadan sonra yeni yapıya direnen tek kulüp şu anda Partizan. Saha dışında var olan inanılmaz bir dayanışma ve çok doğru oyuncu seçimleri sayesinde bir sıkıntı yaşamıyorlar. Fakat diğer takımlar için durum böyle değil. Önce Olimpia çok sıkıntılı dönemden geçti sonra Zalgiris iflastan döndü. Son olarakta Kızılyıldız ve Zagreb’in durumu. Özellikle Zagreb’in durumu Avrupa basketbolu için trajik bir vakadır. ULEB Fiba’yla belli konularda ayrılıp yeni bir yapı kurarken işin bu tarafını tamamen gözardı etti. Nasıl ki NBA, Avrupa’dan sürekli oyuncu çektiği için eleştiriliyorsa Euro lig’de aynı şekilde geçmişte ekollleriyle ve kendi altyapı kaynaklı kadrolarıyla başarılı olmuş bu kulüpleri tüketme noktasına getirdi.

    Mike Batiste’nin yaptığı hareket için verilecek cezayı bir türlü açıklamayan ve zaman bırakıp milleti uyutmayı seçen Uleb belli konularda kendine çekidüzen vermezse bu yapıda umulmadık çatlaklar oluşabilir.




    H.Yoney

    3 yorum:

    Sarıkaya dedi ki...

    Çok derin bi' mevzuda kısa bi' yazı olmuş. ULEB henüz emekleme döneminde, şunun şurasında 10 yılını bile doldurmadı. Diğer taraftan NBA ise 60 65 yıllık bir maziye sahip.. Hayır yani Batiste olayındaki hatta Daltonlar olayındaki ULEB'in tutumunun savunulacak bi' tarafı yok.. Bu olayın üst boyutu.. Bi' de alt boyutu yani alt yapısı var. Laf ola beri come back söylemiyorum, Efes'in altyapısında, miniklerde oynayan 2 oğlum var. Onların tahsili var, v.s.

    Adsız dedi ki...

    Bir de su acıdan degerlendirmek gerekir, Avrupa'da basketbol ligleri arasında belli başlı ligler iyi bir seviyede diğerleri ile aralarında makas hali acılmıs durumda. Bir de önemli avrupa ulkeleri basketbola yatırım dahi yapmıyorlar. Yani bir butunluk yok. Bu nedenle güçlü olanlar ile altdan gelenler arasında her anlamda çok büyük farklar var.

    Adsız dedi ki...

    Bi cibona vardı sonra onu partizan koraç kupasını 89'da alarak takip etti. 3 sene jugoplastika efsanesine şahit olundu. Sonra Badalona ve Estudiantes sabırla kedi kadrolarını oluşturdu F4 ve şampiyonluk gördü. Bir limoges vardı Dacaoury takımın tutkalıydı. Pau Orthez ve Asvel kaç sene aynı kadrolarla devam etti. Yunanistanda Pana ve Olimpiakos'un esamesi okunmazken Aris kendi altın jenerasyonunu oluşturdu F4 da bulundu. Zamanında Olimpia 97'de bu kupada üçüncü oldu. son olarakda Zalgiris'in şampiyonluğu.

    Ben 2000'lerde böyle bir yapı göremiyorum. Bakın Badalona çok iyi bir kadro yakaladı ama tam anlamıyla EL'de ekmeğini yiycekken elinden adamlar uçup gitti. 90 larda bu işler bu kadar kolay değildi.

    Euro ligin bu yanını sevmiyorum fazla bütçe yanlısı oldular Rus takımlarını ele alın CSKA ve Khimki'deki o bütçeler olmasa bu takımdaki iyi rus oyuncuların hangisi kalırdı.