rss
twitter

    30 Kasım 2010 Salı

    Nba #5 || Nba'de 5. Haftanın Ardından


    1. San Antonio Spurs || 14/2 : San Antonio Spurs formunu gün geçtikçe yükseltmeye devam ediyor. Özellikle son maçta 20’ye yakın farktan geri gelerek son 6 dakika içerisinde 10/9 saha içi isabeti ile maçı kazanmaları ile ne kadar hazır olduklarını gösterdiler. Özellikle Richard Jefferson ve Ginobili'nin dışardan hem hücumda hem de dış savunmada ki katkıları şu an için çok iyi. Bunu sezona yayıp playoff lara aynı seviye de girebilirlerse geçen sezondan çok daha iyi yerlerde sezonu bitirmeleri içten bile değil.

    2. Los Angeles Lakers || 13/4 : Lakers özellikle Phoenix yenilgisinden sonra biraz olsun konsantrasyon sorunu yaşamaya başladı gibi bir hava oluştu. Ancak sezon sonuna doğru yeniden eski konsantrasyonunu sağlayacaklar gibi.

    3. Utah Jazz || 13/5 : Batı’da Dallas ve Spurs ile beraber en formda takımlarından biri Utah. Özellikle son oynadıkları 5 maçı da kazanmaları ve oyunlarında da belli bir istikrarlı çizgiyi yakalamaları ile bu seri devam edeceğini gösteriyor. Deron Williams ve Paul Millsap’ın bu hücum etkinliği sezon sonuna kadar devam ederse Utah, playofflarda hiç beklemediği kadar iyi bir yerde kendine yer bulabilir.

    4. New Orleans Hornets || 12/4 : Sezon başında çok iyi bir seri yakalayacak tarihinin en iyi sezon başlangıcı yapan Chris Paul ve arkadaşları. Artık yavaş yavaş eski oyun dirençleri düşmeler başladı. West her ne kadar hücumda çok etkili gözükse de şu için savunmaya yeterli konsantre değil gibi. Bu hafta oynayacağı maçlar da çok zor. New Orleans’ın en yakın zamanda eski sertliğine kavuşması gerekiyor.

    5. Boston Celtics || 12/4 : Boston’da, Lakers gibi hemen playoff larını başlamasını bekleyen takımlardan biri. Maç içerisinde ara ara yaşanan konsantrasyon eksiklikleri bazen maçın kaybedilmesine neden olabiliyor. Bu hafta Boston’da öne çıkan isim hiç kuşkusuz Shaq’ın eski günlerini anımsatan performansı idi.


    6. Dallas Mavericks || 12/4 : Dallas Mavericks, şu an itibari ile ligin en formda takımı. Hemen hemen bütün zorluk derecesi yüksek playoff larda hedef olan maçların çoğunu kazandılar. Özellikle işleyen düzende Bareja’nın bu sezon çok daha fazla katkı verdiğini de görüyoruz. Bu sezon öyle ağır bir sakatlık yaşamazlarsa bu sezon aynı çizgide devam edeceklerdir.

    7. Orlando Magic || 12/4 : Orlando’nun Doğu konferansında ki maçları kazanmaya devam ediyor. Özellikle Miami de yaşanan koç sıkıntısı ve hala takım olamama Doğu’da bir anda bütün gözlerin Boston ile beraber Orlando’ya çevrilmesine neden oluyor. Orlando özellikle savunma da eksikliklerini yardımlaşma savunmaya önem vererek gidermeye çalışıyor.

    8. Oklahoma City Thunder || 11/6 : Kevin Durant ve Russell Westbrook ikilisinin taşıdığı Oklahoma City istikrarlı performansını devam ettiriyor. Şu an itibari ile belki de en izlemesi zevki takım en göze hoş gelen basketbolu oynayan takım diyebiliriz. Özellikle Russell Westbrook uzerinden oynanan oyunlar bu tür atlet oyuncular için basketbol dersi niteliğinde.

    9. Atlanta Hawks || 11/7 : Atlanta 6-0 ‘lık seriden sonra Phoenix yenilgisi başlanan yenilgi serisi devam ediyor. Savunma da hala Mike Bibby’e çözüm bulunamaması ve en önemlisi ise savunma da yenilen kolay basketlerinde takımın direnci çok kolay düşürmesi Atlanta içi çok büyük handikap.

    10. Denver Nuggets || 10/6 : Denver’da sezon başında Carmelo Anthony’nin takas dedikoduları ardından sakatlıklar derken takım bir türlü parke üzerine konsantre olamadı. Her ne kadar hücum gücü bu kadar yüksek bir takım olsa da savunma da ki sorun devam ediyor.


    Nba # 1

    Nba # 2

    Nba # 3

    Nba # 4



    fotolar: five magazine ve pshizzy

    29 Kasım 2010 Pazartesi

    Beşiktaş CT'da Transfer Çalışmaları


    Özellikle M.P. Trabzonspor maçında da bahsettiğimiz ribaund sorunsalından sonra kaç zamandır süre gelen uzun transfer çalışmalarında isimler de yavaş yavaş belirlenmiş durumda. Şu an için biri yerli diğeri yabancı olacak şekilde 2 transfer yapılacağı tahmin ediliyor. Yerlilerden ilk tercihler M.P. Trabzonspor'dan Michael Wright veya Mersin Büyükşehir Belediye'den Nedim Yücel. Belki M.Wright'ın yerli olması büyük bir avantaj ancak aranan kan mı emin degilim. Bir de Michael Wright cok ciddi ameliyat gecirdi dizlerinden. Şu an icin bize savunma da eksikleri kapatacak bir oyuncu lazım, M.Wright sezon boyunca isitkrarlı bir hücum katkısı verir ancak savunma konusunda eksiklerimizin giderebileceğini sanmıyorum. Nedim Yücel'de Michael Wright'a göre bence takıma daha fazla yararı olabilir. Aslında tam Nedim Yücel'lik bir kadro da kurulmuş durumda.

    Yabancı uzun olarak da düşünülen isimlerden biri ise Alexander Johnson. Alexander Johnson 2006 yılı Nba Draftında 46. sırada seçilerek Nba'ye giriş yaptı. Ancak Nba kariyeri pek uzun soluklu sürmedi ve 2008 yılında 2 aylık Miami Heat kariyerinden sonra önce Avrupa'da Brose Basket, geçen sezonun başında da Çin'e transfer olan Johnson şu anda NBDL'de kariyerine devam ediyor. Oyuncuyu pek tanımadığım için net bilgiler veremiyorum. Alexander Johnson dışında olası yabancı uzun transferi için biraz daha iyi bir oyuncunun boşa çıkmasını da bekleyebilirler. Çünkü şu an için piyasa da direk performans alabileyeceğimiz uzun sayısı çok kısıtlı.


    27 Kasım 2010 Cumartesi

    BBL #7 || Beşiktaş CT:94 - M.P. Trabzonspor: 85



    Sıkıntılı geçen üç maçtan sonra M.P. Trabzonspor maçı mental açıdan çok büyük önem arz ediyordu. Maça yine pota altından Fedor Likholitov'un basketleri ile başlayan Besiktas CT'da ilk çeyrekte göze batan ilk olay Allen Iverson'ın artık yavaş yavaş takımı tanıması olmuştu. Özellikle hücuma yön verdiği zaman içeri penetrelerinde rakibin savunma düzenini çok rahat bozabilmesiydi. Ilk 5 dakika içerisinde iki takımda ritmi düşürmeyerek hızlı hücumlarla sayı bulmak istediler. Bu da bazen dengesiz hücumlara da neden oldu ve ilk beş dakika 9-6 Beşiktaş CT üstünlüğü ile geçildi. Ilk periyodun sonlarına doğru sazı eline alan isim Allen Iverson oldu ve periyodun son üç dakikasın da yaptığı 3 asist ile çeyreği 18-16 önde geçilmesini sağladı.

    Ikinci periyoda ise yine Allen Iverson'ın güzel asisti sonucu Serhat'ın üçlüğü ile girildi. M.P. Trabzonspor ikinci çeyrek boyunca dışardan hem yüzdeli oynadılar hemde hücum ribaundlarında çok etkililerdi. Zaten hücum ribaundları sıkıntısı maç boyunca devam etti. Bir de boyalı alan da Michael Wright'a çözüm bulamayınca M.P. Trabzonspor çok rahat skor bulabildi. Beşiktaş CT'da ise uzun süredir basketboldan uzak kalmasına rağmen basketbola çok kısa süre de kanalize olan Allen Iverson'ın oyuna etkisi idi. Ikinci periyot da yaptığı 5 asist ile skorda dengeyi sağladı ve periyodun sonunda çalınan teknik faul ile devreye 41-41 beraberlik ile girildi. Ilk yarının en dikkat çekici istatistiği ise; Beşiktaş CT toplam da 8 asistinin hepsinin Allen Iverson'ın yapmış olmasıydı.


    Ikinci yarıda da hücum ribaundları sıkıntısı devam etti. Iki takımda ikinci yarının başında pota altından oynamaya çalıştı ve karşılıklı basketlerle geçilen ilk 4 dakika 50-51 ile geçildi. Geçen 25 dakika içerisinde ise M.P. Trabzonspor'un 15 hücum ribaundı varken Beşiktaş CT'ın 14 savunma ribaundı vardı. Hücumda ise Fedor Likholitov ve Chatman'ın skora katkıları ile bir anda 6 sayılık bir diferas yakalayan Beşiktaş CT, üçüncü periyodun sonlarına doğru M.P. Tranbzonspor'da Hakan Yapar ve Hadi'nin toplam 7 sayısı ile son periyoda 62-61 önde geçildi.

    Son çeyreğe ise hafta içi büyük bir özveri göstererek, sakat sakat oynayan Mire Chatman damgasını vurdu. Hemen periyodun başında yakalanan 9-0 seri ile maçta ki en yüksek fark yakalandı ve skor 71-61'e geldi. Bu fark diferansı maç boyunca korundu. M.P. Trabzonspor da ise son 2.30 dakika farkı eritmek için tam saha baskıya geçildi ancak şutlar girmeyince ve yapılan taktik fauller ile Beşiktaş CT salondan 94-85 galip ayrıldı.

    Allen Iverson'ın yukarıda da belirttiğim gibi uzun bir aradan sonra basketbolu bu kadar kısa süre içerisinde yeniden kanalize olması ve formunu gün geçtikçe arttırması onun ve basketbolseverler için güzel bir gelişme. Allen Iverson maçı 14 sayı 8 asist ve 1 top çalma ile tamamladı. Takım da ise uzun sıkıntısı devam ediyor. Verilen hücum ribaundları artık takımın savunma direncini de yavas yavas düşürmeye başladı gibi.



    Son maçlar da ki ribaund performanslarımız;

    Oyak Renault maçında@ verilen 17 hücum ribaundı || aldığımız 4
    Hemofarm maçında @verilen 13 hücum ribaundı || aldığımız 9
    Fenerbahçe Ulker maçında @verilen 15 hücum ribaundı || aldığımız 8
    Gottingen maçında @ verilen 14 hücum ribaundı || aldığımız 8
    M.P. Trabzonspor @ verilen 22 hücum ribaundı || aldığımız 9

    En ilginç olanı da şu ana kadar en iyi ribaund ortalamasına sahip oyuncumuz 6.1 ribaund ortalaması ise guardımız Mire Chatman ve hemen arkasından Fedor Likholitov geliyor. Bir diğer yabancı uzunumuz Ogilvy ise ligde ortalama 4.6 ribaund ile oynuyor. Hatta ligde son 3 maçta aldığı toplam ribaund ise sadece 5. Buradan da çoğu maçta skorda her zaman belli bir farktan yakalanmamızın başlıca nedeni ortaya çıkıyor; o da RIBAUND sıkıntısı. Aklıma hemen Murat Didin geldi. Hangi maç olduğunu tam hatırlamıyorum ama maçlardan birinde oyunda belli bir farkı yakalamışken aldığı bir mola da sadece tahtaya büyük bir şekilde Ribaund yazarak tek tek oyunculara göstermişti ve ribaund ın önemine vurgu yapmıştı. Bu sezon da ne kadar uzun transferi gecikirse o kadar bu sıkıntıyı çekecekmişiz gibi.

    Gerci her ne kadar geç kalınsa da ve piyasa da pek oyuncusu kalmasa da takımın acilen bir ribaund sezgisi yüksek ve savunma da sertlik getirebilecek bir uzuna ihtiyacı var. Talkbasket de ismi geçen Zoran Erceg de bence hata olabilir. Çünkü Erceg'de ne Fedor Likholitov kadar bir ribaund sezgisi var ne de Cevher Özer kadar savunma da sertlik getirebilecek bir oyuncu.

    26 Kasım 2010 Cuma

    Bogdan Tanjevic Türk Oluyor


    Türkiye Basketbol Federasyonu’nun resmi internet sitesinde yer alan haberde A Milli Basketbol Takımı’nın koçu Bogdan Tanjevic’in Türk vatandaşlığına alınması için işlemlerin başlatıldığı ifade edildi. Açıkcası bu karara çok sevindim. O da ne olursa olsun artık bizden biri olmuştu. Özellikle Dünya Şampiyonasında hasta olmasına rağmen takımı böyle bir başarıya ulaştırması da güzel bir finaldi.




    Haberin tam metni;

    A Milli Basketbol Takımı’nın başarılı antrenörü Bogdan Tanjevic’in Türk vatandaşlığına alınması için gerekli işlemler başlatıldı.

    Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın önerisi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla 12 Dev Adam'ın Karadağlı teknik patronu Bogdan Tanjevic'in Türk vatandaşlığına alınması için gerekli işlemleri başlatıldı.

    Ay-Yıldızlı takımın başında tarihi bir başarıya imza atan Karadağlı Coach'un Türk vatandaşlığına alınması için girişimde bulunuldu. Geçtiğimiz haftalarda Habertürk Gazetesi’nde Gökhan Türe’nin de yazısında kaleme aldığı gibi, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelerek Tanjevic'in Türk vatandaşı yapılması önerisini sundu ve Başbakan'ın da onay vermesiyle vatandaşlık işlemleri başlatıldı.
    Erdoğan'ın, Dünya Şampiyonası sırasında da sık sık görüştüğü ve yakından tanıma fırsatı bulduğu, Türkiye'ye ve Türklere olan sevgisini sık sık dile getirmesiyle de gerek Türk halkının gerekse spor kamuoyunun büyük sempatisini toplayan Tanjevic, daha önce Habertürk Gazetesi’ne verdiği bir röportajında da "Keşke ben de Türk olsaydım. Böylesine görkemli bir tarihi zenginliğe sahip olan Türkler'i kıskanıyorum" demişti.

    Öte yandan söz konusu gelişmeleri İtalya'da duyan 62 yaşındaki çalıştırıcı, Türk vatandaşlığına kabul edilmesinin son derece onur verici bir gelişme olduğunu ifade ederek, "Çok büyük onur duydum. Şu anda yaşadığım mutluluğu anlatmayla kelimeler yetmez. Türkiye'yi ve Türkleri çok seviyorum. Ben de zaten kendimi Türk gibi hissediyordum. Bu güzel jestleri için sayın Bakan Faruk Nafiz Özak'a ve Başbakan'ımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'a çok teşekkür ediyorum. Beni en az kazandığımız gümüş madalya kadar sevindirdiler" diye konuştu.

    Bogdan Tanjevic’in vatandaşlık işlemleri halen devam ederken, önümüzdeki günlerde işlemlerin sonuçlanması bekleniyor.

    24 Kasım 2010 Çarşamba

    7 Gün 3 Maç Ve Tek Insan




    Allen Iverson'ın kariyeri hem kendi açısından hem de Beşiktaş taraftarları ve tüm basketbolseverler açısından pek de iyi başlamadı. Şimdiden Iverson ismini kullanarak nemalanmaya çalışan nerdeyse onu eleştirmek için yer arayan birçok insan çıkmaya başladı. Bir de yönetim kanadı var ki artık Beşiktaş'da hiçbir şey olumlu gitmez hiçbir şey sil baştan başlayamazmış gibi her yenilgiden sonra yönetimi topa tutan bir nevi klasik olacak ama yönetenlerin yetersizliği yönetilenlere verimsizlik olarak yansıyacak boyuta getiren kişiler de var. Öncelikli olarak yönetim tabiki de Iverson'ı şampiyonluktan önce şov amacı ile transfer etti. Bunu iki de bir plansızlık olarak nitelendirmenin bir anlamı da yok. Çünkü Iverson ismi bütün dünyaca bilinen nadir oyunculardandır. Türkiye'de herkesin ortak sevdiği oyuncu sayısı çok azdır. Ancak Allen Iverson bütün dünyada sevilmeyi başarmış bir oyuncu. Bütün dünyada sevilmeyi başaran 5 veya en fazla 10 oyuncu vardır. Bu nedenle yönetim ilk bakışta şova yönelikte olsa yapabileceği en doğru pazarlama hamlesinde bulunmuştur. Ama geçen ilk hafta gösterdi ki; hem Beşiktaş taraftarlarının bir kısmı hem de ülke genelinin bir kısmı bu tür oyuncuları idare edebilecek durumda değil. Çünkü ilk geldiği günden bu yana dışarıya yansıması o kadar çok farklı ki her geçen gün şaşırtmaya devam ediyor.

    Birazda parke üzerine geçmek gerekirse; doğal olarak Iverson transferi ile hedefler de aynı doğrultu da büyümüş oldu. Öncelikle Allen Iverson'ın kariyeri anlatmaya gerek yok başarılarla dolu. Ancak belirtilmesi gereken şey ise uzun süredir basketboldan uzak olması. Basketbola kendini yeniden kanalize etmesi ve form tutması biraz zaman alabilir. Yavaş yavaş da idmanlarda şutların girdiği ve fiziksel olarak da çalışmalara aralıksız devam ettiği de ifade ediliyor. Eğer taraftarlar gün geçtikçe gerçekten sevildiğini hissettirirse 2 ay içerisinde belirli noktalara gelebilir. Şimdiye kadar hep Iverson cephesinden ilk haftasını değerlendirdik şimdi de takıma geçme vakti;

    Beşiktaş vs. Hemofarm

    Allen Iverson'ın Beşiktaş kariyerinde ki ilk maçında pek de mutlu ayrılmadı. Iverson karşılaşma da çok istekli gözüktü ve bunun yanında Serhat Çetin de hem savunma da hem de hücumda çok önemli katkılar verdi. Maç içerisinde 3 defa fark 15 sayı civarını gelip tekrardan skor başa baş hale geldi. Ama maçın sonunda ki yakalanış maçın kaybedilmesine sebep oldu. Koçun bu süreçte mola almaması ve rotasyonların oyuna kötü etkisi de maçın kaybedilmesinde önemli etkendi. Karşılaşmanın son periyodunda Ogilvy'nin sayıları ile farkı 16 sayıya kadar çıkartıp hatta bir ara 82-65 ile maçtaki en farklı diferansı yakaladık. Ancak bu andan itibaren rakibin üst üste bulduğu üç sayılık atışlarla maçdan 94-91 yenilgi ile ayrıldık.



    Beşiktaş vs. Fenerbahce

    Allen Iverson'ın ilk lig maçında salon yüksek bilet fiyatlarına rağmen yine full doluydu. Bu sefer ki Allen Iverson surprizi ise Nba Tv idi. Maça klasik beşimiz olan Chatman-Iverson-Serhat-Fedor-Cevher ile başladık. Maçın başında ne ilginçtir ki ilk gönderilmesi düşünülen Fedor Likholitov'un 4 sayı ve 1 bloku ile 6-0'lık seri ile başladık. Maç o kadar tempolu ve yüksek tempoda başladı ki ilk 5 dakika içerisinde Fedor'un 8 Cevher'in de 5 sayı katkısı ile 17-17 beraberlikle geçildi. Ve tam o anda rotasyona geçildi. (Cevher-Ignerski ve Chatman-Cuneyt) Ve her zaman ki gibi rotasyon oyuna olumsuz etkiledi. Yine yeni yeniden rotasyonda ki kötü tercihler ve verilen hücum ribaundları ile Fenerbahce ilk periyodun bitine 1 dakika kala ilk kez öne geçti. Ve ardından Marko Tomas'ın 2 üçlüğü ile ilk çeyreği 27/21 önde tamamladılar.

    Ikinci çeyrekte de üst üste verilen hücum ribaunları ile fark bir anda 10'a çıktı. Ve bu süreçte 8 sayı Marko Tomas 4 sayı da Oğuz Savaş'dan geldi. Fedor'un yeniden oyuna dahil olması ile yeniden skora katkı da bulundu ve skor 31-29'a geldi. Işte o anda öyle bir hava oluştu Fenerbahçe savunmada biraz boşladığında fark iniyor biraz savunmaya sertleştiğinde yine fark yükseliyordu, aynı diferans farkları maç boyunca devam etti. Oğuz'un 4 ve Lavrinovic'in hücum ribaundı basketi skoru yeniden 39-29'a getirdi. 2. periyot boyunca Allen Iverson hiç süre almazken periyot sonuna doğru Cevher'in basketleri ile devre 40-35 Fenerbahce'nin üstünlüğü ile geçildi. Ilk yarıda Feder Likholitov'un 16 sayısı skorda tutunmamıza neden oldu.

    Ikinci yarıya ise çok iyi bir başlangıç yapan Beşiktaş skoru bir anda 44-44'e getirdi. Ancak Fedor'un 4.faulu ile hücumda ki düzen bozuldu. Fenerbahce ilk 7 dakika da sadece 6 sayı bulabildi. Bunların 4'u de serbest atışlardı. Fedor 4. faulu aldıktan sonra skor da 49-46 one gecildi.Fedor 20 ve Cevher de 16 sayı ile oynuyordu. Ve periyodun bitmesine 1.37 kala Allen Iverson ilk basketini attı ve skor bir anda 53-46'ya geldi ve maç içerisinde en yüksek farkı yakalamıştı ki ilk 8.30 dakika 4'unu serbest atış olmak üzere 6 sayı bulan Fenerbahce bir 1.30 dakika da aynen hemofarm macında olduğu gibi 7 sayılık seri yakalayarak skorda yeniden beraberliği yakaldı ve periyot da 53-53 tamamlandı.

    Son çeyrekte ise Fenerbahce'de 2 tane Ömer Onan ve bir tane de Marko Tomas'ın üçlüğü ile skor bir anda 64-56'ya geldi. Bu seriye karşılık veremeyince. Son periyot da yakalanılan bu farkı maç boyunca koruyan Fenerbahce salonda 71-67 galip ayrıldı.

    Beşiktaş vs. Gottingen



    Dün ki maçla ilgili birkaç not almıştım ama maç artık son yaşananlardan sonra güme gitmiş durumda. Maçın özeti ise şu an itibari ile yukarıda paylaşılan video da yaşanan 20 sanyelik rezaletden ibaret. Chatman'ın pozisyonunda süre 14 saniyeden başlamış. Yani hücum süresi ile maç saati aynı değildi. Onun için de zaten Chatman o sacma atışı yapmak durumunda kaldı. Bununla beraber süreyi de durdurmaları da maçın tekrarını perçinliyor. Maçta tamamen kural hatası yapılmış. Zaten klup de itirazını yapmış durumda.

    Burak Bıyıktay

    Bu bir haftayı Allen Iverson ve takım cephesinden değerlendirdikten sonra Burak Hoca için de ayrı bir paranztez açmak gerekir. Burak Hoca'nın iyi niyetinden kimsenin şüphesi yok. Ve hem Beşiktaş camiası hemde taraftarlar Burak Bıyıktay'ı çok seviyorlar. Beşiktaş camiası içinde herhangi bir görevde bulunması herkesi de mutlu eder. Ama koç kariyeri olarak ne yazık ki hayal kırıklığı yaşattı. Şu an itibari ile koçluk kariyerine devam ederse Burak Hoca'ya olan sevgide gün geçtikce azalacak gibi. Burak Hoca yönetiminde ki bu takımdan birçok kişi de olduğu gibi benimde pek umudum kalmadı. Aliağa Gençlikspor yenilgisinden bile daha önce sezon başından beri yapılan transfer tercihlerinin hatası, rotasyonların oyuna her zaman olumsuz etkisi, oyuna geç mudahele etmeler vb... Artık maç sonlarında arkadaşlarla yenilginin bahanelerini tahmin etmeye çalışır olduk. Takımda bir sıkıntı var bu açıkca belli. Eğer içeride ise bu sıkıntı bence çıkıp açıklaması lazım bu sıkıntıları eğer içeride de değilse de bence doğal olarak gereken yapılmalı düşüncesindeyim.

    Allen Iverson Wallpaper: hoopswallpapers

    23 Kasım 2010 Salı

    Nba #4 || Nba'de Geçen 1 Ay


    1. Los Angeles Lakers || 12/2: Lakers bu sezon gösterdi ki konsantre oldukları bütün maçları kazanmayı biliyorlar. En son Phoenix yenilgisinde Suns’ın inanılmaz bir dış atış yüzdesi sonucu yenildiler. Yapılan Steve Blake hamlesi de rotasyon da önemli bir eksiği tamamlamış durumda. Bu sezon da hiç kuşkusuz şampiyonluğun en büyük adayı Lakers gözükmekte.

    2. New Orleans Hornets || 11/1: New Orleans Hornets tarihinin en iyi sezon başlangıcı yaptıkdan sonra en sonunda Dallas yenilgisi ile bu hafta ilk yenilgilerini yaşamış oldular. Bu hafta New Orleans’da rotasyon değişikliğine de gidildi ve Belinelli’yi çok iyi yedekleyen Stojakovic bi nevi Nba’in Avrupa Karması takımı olan Toronto’ya takas oldu. Bakalım takas sonra New Orleans da neler değişecek zamanla izleyeceğiz.

    3. San Antonio Spurs || 11/1: San Antonio Spurs bu hafta da galibiyet serisine devam ettiler. Ve 10 maç ust uste kazanmış oldular. Şu an için en büyük handikap hiç kuşkusuz takımın playofflara ne kadar hazır olacağı.

    4. Orlando Magic || 9/3: Orlando bu hafta çok iyi bir performans sergiledi. Ve özellikle en büyük handikapları olan dış savunma da ara ara maç içerisinde zone a geçerek eksikliği kapatmaya çalışıyorlar. Phoenix maçında bunu çok güzel örneğini gösterdiler. Rashard Lewis’in form grafiği daha da yükseldiğinde sezonu iyi bir yerde tamamlayabilirler.

    5. Boston Celtics || 9/4: Boston bu sezon nedense hiç oyunlara konsantre değilmiş bir görüntü veriyorlar. Sanki hemen yarın playofflar başlasa da bizde oynamaya başlasak bir görüntü içerisindeler. Kendi evlerinde işi ne kadar sıkı tutuyorlarsa deplasman da bir o kadar konsantrasyon ekliği olduğu gözükmekte.


    6. Oklahoma City Thunder || 9/4: Oklahoma City’de Kevin Durant ve Westbrook ikilisi bu sezon harika bir özgüven ile oynuyorlar. Takımlarını benimsemiş durumdalar. Genç takım özellikle savunma da bu hafta ortalamanın altında sayı yiyerek savunma da çok daha iyi yerlere gelebileceğini gösterdiler.

    7. Utah Jazz || 9/5: Paul Millsap’ın hücumda çok etkin bir performans sergilemesi ile artık hücumda Deron Williams ile beraber önemli katkı vermesi Utah’ı hücumda bi nebze olsun rahatlaşmışa benziyor. Ancak savunma için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Özellikle savunma dirençleri çok düşmüş durumda.

    8. Dallas Mavericks || 8/4: Dallas bu sezon ilginçtir ki bütün önemli maçları hemen hemen kazandı. Nowitzki sanki bu sezon gecen sezonlarının dışında bu sezon daha aç bir görüntü sergilemekte. Önlerinde ki 2 hafta rakiplerine de mesaj açısından çok büyük önem arz ediyor. Batı da bu sezon ki en büyük surpriz Dallas olacak gibi.

    9. Miami Heat || 8/5: Miami takım olarak birbirlerine alışmaya devam ediyorlar. Şu an için iki ileri bir geri bir görüntü var. Bakalım sezon sonuna kadar ne kadar takım olabilecekler.

    10. Atlanta Hawks || 8/5: Atlanta o muhtesem altı galibiyetlik seriden sonra Phoenix yenilgisi ile başlayan yenilgi serisi bu hafta da etti. Kısa savunmasında ki zafiyet devam ediyor. Pota altında da tek sertliği Zaza Pachulia benchden verebiliyor. Savunmaya bir çare bulamazlarsa Doğu’da yavaş yavaş gerilemeye devam edebilirler.

    Nba # 1

    Nba # 2

    Nba # 3

    21 Kasım 2010 Pazar

    Blake Griffin || Kardeşim Sen Yaptın Ya




    Blake Griffin dün tarihi bir performansa imza attı ve New York Knicks karşısında 44 sayı 15 ribaund 7 asist 2 top çalma 1 blok luk bir performans sergiledi. Ancak maçın en güzel hareketi Timofey Mozgov'un üzerinden yaptığı belki de Frederic Weis gibi Mozgov'u da basketboldan soğutacak smacı idi. Diğer smaçta ise talihsiz trajediyi Gallinari yaşadı.

    20 Kasım 2010 Cumartesi

    Euroleague'de Bütçe'nin Kaybettirdikleri


    90'lı yılların sonuna kadar Yugoslav ve Baltık ekolü başta olmak üzere takımlar belli bir jenerasyon yakaladıkları zaman onun ekmeğini 2-3 yıl yer ve kupalarda belli noktalara gelir akabinde bütçeli takımlara gitmesine izin verirlerdi. Bu süreçte Cibona Zagreb’i önce Jugoplastika veya Pop 84 daha sonra Partizan takip etti. Bu ekolün dışında Badalona, Limoges ve Pau Orthez hep yakaladıkları iyi jenerasyonla 3-4 yıl son 8 takım civarında dolaştı. Sürecin sonunda ise yine Zalgiris Kaunas süpriz bir Euro lig şampiyonluğı kazandı ve 99 yılındaki bu kupa bir devrin sonu olarak adlandırılabilir.

    Bu noktadan sonra yeni yapıya direnen tek kulüp şu anda Partizan. Saha dışında var olan inanılmaz bir dayanışma ve çok doğru oyuncu seçimleri sayesinde bir sıkıntı yaşamıyorlar. Fakat diğer takımlar için durum böyle değil. Önce Olimpia çok sıkıntılı dönemden geçti sonra Zalgiris iflastan döndü. Son olarakta Kızılyıldız ve Zagreb’in durumu. Özellikle Zagreb’in durumu Avrupa basketbolu için trajik bir vakadır. ULEB Fiba’yla belli konularda ayrılıp yeni bir yapı kurarken işin bu tarafını tamamen gözardı etti. Nasıl ki NBA, Avrupa’dan sürekli oyuncu çektiği için eleştiriliyorsa Euro lig’de aynı şekilde geçmişte ekollleriyle ve kendi altyapı kaynaklı kadrolarıyla başarılı olmuş bu kulüpleri tüketme noktasına getirdi.

    Mike Batiste’nin yaptığı hareket için verilecek cezayı bir türlü açıklamayan ve zaman bırakıp milleti uyutmayı seçen Uleb belli konularda kendine çekidüzen vermezse bu yapıda umulmadık çatlaklar oluşabilir.




    H.Yoney

    19 Kasım 2010 Cuma

    Son Dakika || Beşiktaş CT-Fenerbahce Ulker Maçı NBA TV'de (Bant Yayını)



    Beşiktaş Cola Turka Arena
    21 Kasım 2010
    Spormax ||15.30

    NBA TV || 22.30 (Bant Yayını)


    Allen Iverson transferinin getirileri devam ediyor. Son dakika inanılmaz bir olay gercekleşti Nba Tv haftasonu oynanacak Beşiktaş CT - Fenerbahce Ulker maçını banttan verecek. Maçı da Chris Webber'in yorumlayacağı açıklandı.

    Shaquille O'neal'ın Semih Erden Yorumu

    Dün ki Washington Wizard maçından sonra Shaquille O'neal maçta iyi oynayan Semih Erden hakkında çok gurur verici açıklamalarda bulunmuş. Semih Erden için belki Boston tercihi ne başta kötü olabileceği düşünülsede bence bu kadar üst düzey veteran oyunun yanında kendine çok daha iyi geliştireceğini düşünüyorum.

    15 Kasım 2010 Pazartesi

    Eurocup || Allen Iverson Röportajı



    Izleyemenler icin tıklayınız.

    Phoenix'den Lakers'a 22 Üçlük




    Izleyemenler icin tıklayınız

    Nba # 3 || Nba'de Geçen Hafta


    1. New Orleans Hornets || 8/0: New Orleans Hornets’da çarklar inanılmaz çalışmaya devam ediyor. Herkes rolünü çok iyi benimsemiş durumda. Özellikle son Portland maçında gözüktü ki hem Belinelli hem de Ariza ile beraber Chris Paul çok iyi bir dış rotasyon sağlamış durumdalar. Belinelli – Stojakovic rotasyonu da maç içerisinde skor katkısı açısında önemli bir ayrıntı olarak gözükmekte.

    2. San Antonio Spurs || 8/1: Spurs bu hafta oynadığı 4 maçı da kazanarak her sezon olduğu gibi bu sezon da belirli bir çizginin altına inmeyeceğini gösterdi. Ancak playoff zamanı bu yaşlanan kadronun nasıl bir performans göstereceği merakla beklenmekte.

    3. Los Angeles Lakers || 8/2 : Lakers için bu hafta pek iyi geçmedi ve bu haftayı 2 yenilgi ile kapattılar. Dün gece kendi sahalarında oynadıkları Phoenix maçında ki yenilgi de takım bir nebze olsun yorgun gözüktü. Bununla beraber dış savunmanın yavaş yavaş aksadığı da gözüktü ancak bunu biraz yorgunluğu da bağlamak gerekir.

    4. Boston Celtics || 8/2 : Boston cephesinde de yavaş yavaş yorgunluk belirtileri başladı. Önce Dallas yenilgisi ve son olarak da zar zor kazanılan Memphis maçı ile beraber bu hafta Boston’ın yaşlı kadrosundan ötürü maç içerisinde ara ara oyundan düştüğü gözüktü. Ancak ne olursa olsun şu an için Doğu’da Miami’den daha iyi durumdalar.

    5. Utah Jazz || 7/3 : Utah’da özellikle son maçlar da Paul Milsap öne çıkan isimdi. Miami galibiyetinde de başrolu oynayan Milsap’ın bu hafta içerisinde skora yaptığı katkıyı bütün sezona yayabilirse Utah istediği noktadan playofflara girebilir.

    6. Atlanta Hawks || 7/4 : Atlanta 6-0’lık seriden sonra Phoenix ile başlanan yenilgi serisi bu hafta da devam etti. Atlanta’nın sezonun başında yakaladığı rüzgarı tekrardan yakalaması için savunma da önlemler almalı. Atlanta da şu an için önemli bir iki takas hamlesi gerekli.

    7. Dallas Mavericks|| 6/2 : Dallas bu hafta içerisinde isminden en çok söz ettiren takımların başında yer aldı. Boston galibiyeti ve Nowitzki’nin yine muhteşem son periyot performansı ile gelen galibiyet kendileri özgüvenlerini kat ve kat arttırmış durumda.

    8. Orlando Magic || 6/3 : Orlando’da final oynadığı sezondan sonra çizgi düşmeye devam ediyor. Bu sezon da geçen sezonu arayacaklar gibi. Quinton Richardson hamlesi de ilaç olamadı takıma. Hala savunma ve hücumda belirli bir düzen oturmadı. Toronto yenilgisi takımın şu an için performansının ne denli kötü olduğunun örneği. Yaptıkları Hidayet Türkoğlu tercihinin ne kadar yanlış olduğunu sanırım önlerinde ki maç olan Phoenix maçında yeniden hatırlayacaklar.

    9. Miami Heat || 6/4 : Miami iki ileri bir geri geri gitmeye devam ediyor. Sanki biraz kendilerini playofflara saklıyorlarmış gibi bir hava da var. Özellikle istedikleri zaman çok iyi savunma yapabiliyorlar. Tam takım olduklarında iyi bir seviye ye geleceklerine kuşkum yok.

    10. Golden State Warriors|| 6/4 : Golden State’de geçen hafta da bahsettiğim gibi; takımın seviyesi yani güçleri doğrultusunda iyi bir takım oluşturulmuş. Iyi birkaç takviye ile çok daha iddialı konuma gelebilirler. Ancak şu an için bu performansı sezona yayabilirlerse playofflar da önemli bir konumda kendilerine yer edinebilirler.


    Nba # 1

    Nba # 2

    13 Kasım 2010 Cumartesi

    TBL #5 || Beşiktaş CT - Oyak Renault Maçı Sonrası


    Kontrolunu Kaybetme Ve Maça Kendini Kaptırma, bu sorun sadece Oyak maçında kendini göstermiyor, Samsun’daki Telekom turnuvasında da vardı ancak o zaman bunun bir turnuva olduğunu göz önüne almış ve düzeleceğini düşünüyorduk. Görülüyor ki ligin 5. haftası geride kalmasına rağmen bu defekte çözüm bulamadık.

    Oyak uzunları faul problemine girdiğinde içeri kullanmaya devam edip rakip savunmanın sertliğini otomatikman bir seviye aşağı çekeceğimize deplasman atmosferinin ve rakibin ivmesine kapılarak bunu yapmadık. 1. ligde yıllarca oynamış ve koçluk yapmış her koç teoride bu tür anlarda ne yapacağını bilir lakin sorun bunu sahaya yansıtabilmekte. Tüm bunların yanında Bekir ve Cüneyt gibi çok önemli iki dış adamın sakatlıklarından dolayı deplasmanda kesinlikle rakibin temposuna uymamak gerekirdi. Bu yüzden 31 üçlük denemesi sizden 21 fazla top kullanan rakibe karşı iki ucu keskin bıçak gibidir. Rakibin orta karar bir üçlük yüzdesi olsaydı bu maçı kaybederdik.

    Ayrıca rakibin bu kadar çok hücum ribaundlarını 2. şans sayısı olarak değerlendirememesi de maçı kazandıran kritik noktaydı.




    H.Yoney

    12 Kasım 2010 Cuma

    Enes Kanter Ncaa Şansını Kaybetmek Uzere


    Enes Kanter belki de tarihi 79-81 jenerasyonundan sonra yetişmiş en yetenekli oyuncumuz. Özellikle Mock Draftlar da hep ilk beş arasında yer alması da bunun bir göstergesiydi. Ancak geçen 1 ay içerisinde yaşadıklarıları bütün kariyerini etkileyecek gibi. Enes Kanter için Ncaa tarafından verilen sürec geçen ayın başında sona ermiş ve idmanlara çıkması yasaklanmıştı. Ve yapılan son açıklama ile birlikte Enes Kanter'in genç yaşında ihtiyac dahilinden fazla bir ücret aldığı için artık Ncaa kapıları kapanma noktasına geldi. Artık son bir hamle olarak Kentucky'nin itirazı görüşülecek ve Enes Kanter'in Ncaa kariyerinde son karar alınacak. Enes Kanter'in daha 1 sezon öncesine kadar yavaş yavaş Euroleague seviyesine gelmişken kariyerinin henüz başlangıcında bu noktalara gelmiş olması üzüntü verici. Umarım en yakın zamanda sorunlar hallolur ve Enes Kanter'in mutlu olduğu bir organizasyon da basketbol oynamaya devam eder.

    foto: kentucky sports radio

    10 Kasım 2010 Çarşamba

    Nba #2 || Nba'de 2. Hafta


    1. LA Lakers || 7/0: Son şampiyon ligin ikinci haftasını da kayıpsız geçti. Ve ilginc olanda sezon bası olmasına rağmen oyunlarından inanılmaz zevk alarak oynuyorlar. Şampiyon kadronun uzerine Blake hamlesi ile beraber hemen hemen bütün eksiklerini kapatan Lakers’ın bu sezon bir galibiyet rekoru kırmaması içten bile değil.

    2. New Orleans Hornets || 6/0: Chris Paul ve arkadaşları sezona harika bir giriş yaptılar. 2 sezon önceki formlarını tekrardan yakalamışa benziyor. Ancak asıl ölçü hafta oynacağı zor maçlar olacak. Bu hafta oynayacakları maçları da kayıpsız geçebilirlerse bu sezon iddialı bir görüntü çizebilirler.

    2. Boston Celtics || 6/1: Miami’nın hamlelerine rağmen Boston yine Doğu’nun en iddialı takımı olacak gibi bir goruntu var. Rajon Rondo önderliğinde takım inanılmaz formda girdi sezona. Ilk beş oyuncuların hepsi 10 sayı üzerinde istatistik yakalamış durumda. Boston için en önemli unsur ise hiç kuşkusuz playoff lara nasıl gireceği. Sağlıklı bir Boston bence bu sezon da Doğu’nun en büyük favorisi arasında.

    4. Atlanta Hawks || 6/1: Ilk defa bu sezon Atlanta’nın Phoenix maçını izleme şansını buldum. Öncelikle Atlanta’nın en büyük eksiği kesinlikle benchi. Marvin Williams’ın sakatlığından ötürü rotasyonun bir eksilmesi de belki bunda etkisi vardır. Ancak benchden yeterli katkı gelmemesi Atlanta için ileride çok büyük sıkıntı olacak gibi. Bununla beraber Mike Biby sahada olduğu her dakika da rakip hücumlarını Biby üzerinden oynayıp çok rahat basket bulabiliyorlar. Bu da ileride çok sıkıntı yaratacak gibi.

    5. Portland Trail Blazers || 5/3: Portland’da geçen sezondan süre gelen sakatlık şansızlıkları bu sezon da peşini bırakmıyor. Oden ve Pryzbilla’nın eski sakatlıklarından ötürü transfer edilen Fabrici Oberto’nun da kalp problemi ile basketbolu bırakması ile bir şansızlık daha yaşadılar. Artık Portland’dan yavaş yavaş korkmaya başlamadım da degil hani.



    6. Orlando Magic || 4/1: Orlando final oynadığı sezondan sonra geçen sezon Boston’a bu sezon da hem Boston hem de Miami’nin arkasında kalacak gibi bir görüntü var. Biraz duygusal olarak da yaklaşmak gerekirse Hidayet yerine Carter tercihi belki parke dışında önemli gelir elde etse de parke uzerinde ki başarıda pek istenilen olmadı gibi.

    7. San Antonio Spurs || 4/1: Greg Popovic ve öğrencileri Nba’de her zaman yukarıya oynayan takımların başında gelir. Bu hafta içerisinde de artık takımın yaşlanan oyuncularını da etkinliğinin azaldığını da varsayarsak sezon ortasında bench etkisi arttırmaya yönelik iyi bir hamle bekliyorum.

    8. Golden State Warriors || 4/2: Golden State’in bu hafta içinde ki Utah galibiyeti onlar için önemli bir ölçüydü. Takım eski o savruk görüntüsünden çok uzak bu sezon sete set oynayan oyunun kontrolunu her zaman ele almaya çalışan bir görüntü içerisindeler. Ancak bu performansı bütün sezona yayabilecekler mi bekleyip görecez.

    9. Miami Heat || 4/2: Ligin en populer takımı Miami yavaş yavaş form yakalamaya devam ediyorlar. Gecen hafta olduğu gibi bu hafta da ilk göze batan konu savunma olsa gerek. Ilginçtir ki şu an için savunmayı oturtmuşa benziyorlar. Bakalım hücumda bu üçlü playofflarda nasıl bir performans sergileyecek.

    10. Denver Nuggets || 4/2: Sezon başında Carmelo Anthony’nin takas dedikoduları takımı biraz etkilemiş olsada yine Denver belirli bir çizginin altına düşmüyorlar. Şu ana kadar canlı bir Denver maçı izleyemediğim için net bir fikir sahibi olamasam da iki senedir Denver ile ilgili analizler bu sezon devam ediyor gibi.


    Nba'de 1.Hafta'nın Panoraması

    8 Kasım 2010 Pazartesi

    Ve Mutlu Son; Allen Iverson @ Istanbul


    Başkanımız Yıldırım Demirören'in de katıldığı törenle New York'ta resmi sözleşme imzalayan ve bugün İstanbul'a gelen Allen Iverson, 9 Kasım Salı günü BJK Cola Turka Arena'da taraftarlarımız ile buluşacak.

    Siyah-Beyaz renklerimize gönül veren taraftarlarımızın huzurunda, Başkanımız Yıldırım Demirören ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz'in de katılacağı imza töreni saat 20.00'de başlayacak ve unutulmaz anlara sahne olacak.

    Işık şovlar ve müziklerle renklenecek olan törende Allen Iverson için hazırlanmış özel klipler gösterilecek.

    İsteyen tüm taraftarlarımız herhangi bir ücret ödemeden töreni izleyebilecek.

    Basın mensupları ise akreditasyon yaptırmak koşuluyla salona alınacak. Daha önce yapılan akreditasyonlar geçerli olmakla birlikte, isteyen televizyon kanalları başvurmaları halinde töreni canlı olarak yayınlayabilecek.

    resmi site


    7 Kasım 2010 Pazar

    TBL #4 || Besiktas CT - Bornova BLD.

    Bugün koçun performansyla ilgili bir eleştiri yapmanın haksızlık olduğunu düşünüyorum. Çünkü Serhat Çetin’i ilk 5 başlatarak 1 numara savunmasında Chatman’dan doğacak sıkıntıyı önlemeye çalıştı. Fakat İgnerski Cevher ikilisinin Ümit Sonkol’la eşleşmesinde sorun yaşadık. Rakipte Ümit’i hep Serhat’ın eşleştiği adamdan kullanarak miss match, eşleşme sorunu aradı. Öte yandan Chatman – Cüneyt değişikliği bir ivme getirdiyse de İgnerski – Smith eşleşmesşinde her iki tarafta karşılık birebirde rahat skor bulunca kontrol yine rakibe geçti. Koçun üç uzunlu sistemi ilk yarıda gardların verimsizliği ve kısmen rakibin çabukluk avantajını değerlendirmeye çalışması, en çok da savunmada kötü perfomansımız nedeniyle çalışmadı.

    Fakat ikinci yarıda özellikle kupa maçlarında sıkça yaptığımız “Cevher – A.J” ve “Cevher – İgnerski” kaynaklı iki oyuncununda hızını kullanıp tepeden devrilerek bulduğumuz sayılar, hem rakibin savunmasını bozdu hem de ilk yarıdaki yavaş oyundan dolayı gelen ekstra yardımları kesti.

    İlk yarıda kullanılmayan Mustafa Abi’nin rakip garda uyguladığı baskı Bekir’in Smith’in birebirlerini durdurması, A.J yakın atışları kaçırmasına rağmen arka arkaya yaptığı 3 blokla rakip kısaları tedirgin edip drive etmekten vazgeçirmesi. Özellikle hücum ribauntlarının sürekli kovalanması ibreyi 3. çeyreğin ortasından sonra bize döndürdü. Savunma kaynaklı geri dönüşün verdiği özgüvenle açık alan oyununu da oynamaya başlayınca rakibin gardı düştü. İkinci yarıdaki savunma performansının istatistik açıdan özetlemek gerekirse ilk yarı 48 sayı atan rakibe 16: 32 saniyede 15 sayıya izin verdik. Şimdi burda görünen o ki oyuncular sadece durumun zorlaştığı anlarda savunmaya önem veriyor. Oysa ligde en az 30 dakika Avrupa’da ise maç boyu böyle oynamak zorundalar. Euro Cup’ta böyle iniş çıkışların telefisi çok çok zor olur.

    Artı Chatman’ın fiziken tam iyi durumda olmaması Bekir – Cevher – Cüneyt ‘İn de sakatlıkları göz önüne alındığında şu anda savunmaya her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Açık alan oyununuda ancak bu şekilde sahaya yansıtabiliriz.

    Çünkü şu aşamada set oyununda A.J ve Fedor’u kullanmakta sıkıntı yaşıyoruz. Bunun nedenlerinden biri Chatman’ın fizik olarak hazır olmadığını bilen rakip koçlar ona takımındaki en sert oyuncuyu vererek sinirlendirip dengesini bozmaya çalışıyor. İkincisi ise Mustafa – Cüneyt ve Serhat’ın bu handikapı kapayacak skor desteği verememesi. Bu üçlünün özellikle Mustafa ve Serhat’ın deliciği doğrultusunda bu sıkıntı aşılacaktır ki ikinci yarıda bunu kısmen yapınca rakip savunmanın dengesi bozuldu. Dolayısıyla kısaların deliciği uzunların performansını direkt etkileyecektir.

    Son olarak bu maçta Aliağa mağlubiyetinin verdiği hasarı gördük. geçen hafta Fenerbahçe’ye karşı mağlubiyeti kabullenip maça çıkan rakip, Aliağa yenilgimizin ardından “Ben bu maçı alırım” hırsıyla çıktı. Oysa çift haneli farklarla kazanılacak bir Aliağa maçından sonra rakibin maça bakışı da değişecekti. Bu yüzden gelecek haftaki Oyak maçı daha önemli ve bu tür rakiplere karşı hiç vites düşürmeden oynamak gerekir.

    5 Kasım 2010 Cuma

    Euroleague'de 90'lı Yılların Esintisi


    Her ne kadar ilk senelerini çokta bilinçli olarak izlemesem de, 80′li yılların ortalarından itibaren 90′lar kulüpler bazında Avrupa’nın 1 numaralı kupası için oldukça çeşitlilik içerisinde geçti diyebiliriz. 2000′li yıllarda olduğu gibi Pana- Barca- CSKA- Maccabi egemenliği yoktu. Özellikle Yugoslav ekolünden bir takım iyi bir kadro yakalamışsa oyuncularını hemen satmak yerine 2-3 sene başarıyı tadıyor, sonrasında oyuncuları yurtdışına gidiyordu. Bununla beraber makul bütçeyle doğru teknik ekip ve saha dışı organizasyonla 2-3 senelik dönemlerle zirveyi zorlama şansınız vardı. Örnekler vermek gerekirse;

    93 şampiyonu Limoges

    90′ların ortalarından itibaren Final 4′ü sürekli zorlayan Asvel

    Yine bu ekolden Pau Orthez

    Tanjeviç yönetiminde sistemli yapılanmayla Koraç kupasını alan ve ligdeki ilk şampiyonluğunu yaşayan Milano

    Jofresa kardeşler ile ivme yakalayıp 92′de final ve 94 ‘te şampiyon olan Badalona

    Dağılan Rusya sonrası Sabonis ve Karnisovas’ın ardından yeni bir nesil çıkarıp şampiyon olan Zalgiris Kaunas

    Josip Cesar – Mulaömeroviç’le iyi jenarasyon yakalayan Cibona’nın devlere sürekli süpriz yapması

    Bu sezon 3′te 3′le başlayan Olimpija’nın bütçe yükselten favori Cibona’yı eleyip Final 4 yapması

    Roma ve Varese’den sonra Benetton ve Bologna gibi takımların İtalya’da hakimiyeti

    Efes Pilsen’in 93′teki finali ve 96′daki Koraç şampiyonluğu. Defalarca Final 4′ün kapısında dönmesi.

    Bunlar ilk akla gelen örnekler ve 2000′ler itibariyle görüntü hızla değişti. Bütçe farklarının arttığı, ekol ülkelerin bir jenarasyon yakalamak yerine öncelikli amacının satıp para kazanmak olduğu bir dönemdeyiz. Bu bağlamda Partizan’ın yaptıklarını çölde bir vaha gibi görmek gerekir.

    Bu yüzden sezonun 3 haftalık görüntüsü bir an 90′lı yıllardaymışız hissini verdi. Koç değişimine rağmen CSKA’nın süpriz mağlubiyetleri, Olimpija’nın Panathinaikos’u yenip 3′te 3 yapması, geçen hafta Brose Basket’in Olimpiakos’u 73 – 61′ le geçmesi. Son olarakta geçen sezonun şampiyonu Barcelona deplasmanında Fenerbahçe’nin 69 – 61 ‘lik galibiyeti.

    Umarım sezon dönüp dolaşıp rekabetin 3-4 takım arasında olduğu şekliyle değil de, bu haliyle devam eder.


    Hurol Yoney

    3 Kasım 2010 Çarşamba

    Nba #1 || Ilk Haftanın Oyunucusu


    Rajon Rondo ilk 4 maçta yaptığı 67 asist ile Nba tarihine geçmiş oldu.

    Rondo'nun ilk 4 maç içerisinde ki istatisiği ise; 10.3 sayı 16.8 asist ve 5.5 ribaund

    Hoopshype || Hidayet Turkoglu Röportajı


    Hoopshype.com,Hidayet Türkoğlu ile sezon öncesi güzel bir röportaj gerçekleştirmiş incelenmesini tavsiye ederim;


    The World Championships just finished a few weeks ago and you are already in the NBA. Do you feel tired at all?

    Hidayet Turkoglu: Yeah, I feel tired a bit. This was one great summer, but a very long one too. That is why I feel some fatigue. I went through the training camp, now I am in the regular season. There simply is no time… I have to give my best and just move on…

    Did you get a chance to take any vacation during the summer?

    HT: As soon as the World Championships were over, I flew to the States. There was no time for a vacation. It was important for me to come over here on time for the training camp and for the season.

    When you look back at the World Championships and the tiredness that follows you now, was it worth it?

    HT: When I look back and see what we as Turkish National Team have done at the World Championships, it was absolutely worth it. I have nothing negative to say about the experience. And for the tiredness, as Americans would say, “That’s part of the job!” It is up to me now to find some time to rest between the games and to play at the highest level I can.

    What is it that motivates a basketball player to play for his National Team?

    HT: Playing for a National Team results in a feeling that can’t be described through words. There is no money involved, no financial benefit. This is where a player performs solely for the crowd, for the people who live in his own country. When those people come to watch you play, when they applaud, when they give you support, the feeling that you get as a player is one of the most beautiful feelings in the world. I have been playing for the National Team for 13 years now and all I can say is that I always had a great time.

    You are one of the rare NBA players who regularly answers the calling from his National Team. Do you have understanding for those players who do not do the same?

    HT: That would be a question for them… Why didn’t they play and how did they feel when they received an invitation from their country’s team? That is something that I don’t know how to answer and something that I don’t care about. I have no interest to tell them something positive or negative regarding such decisions. I think only for myself it is important for me that I play for the National Team and I will play for Turkey for as long as I can. That is something that matters to me very much. You should ask others why they don’t play.


    The semifinal win over Serbia was a big win for Turkey.

    HT: Absolutely. After that, we made it to the finals. You know, the chemistry within the Turkish National Team has always been phenomenal. The games against Slovenia and Serbia were fantastic. In the finals, however, we didn’t have sufficient strength to match up against the Americans.

    How is Phoenix going to play this year? Lots of players who were the trademark of Suns’ fast action left the team in recent years.

    HT: I think we will be a good team. I, personally, need some more time to find the best form, and put myself into a position where I can contribute the most. I need to be more aggressive. This is a new team for me. It will take some time and we need to communicate, practice and everything will be OK.

    When observed from the stands, the teams that appeared to have great chemistry over the past several years usually included you on their roster (Sacramento Kings, Orlando Magic). How do you compare the team chemistry you had in Sacramento and Orlando versus that which you had in Toronto last year?

    HT: Oh man, don’t ask about Toronto. Over there, it just happened that the situation was bad both for me personally as well as for the organization. During the first three years in the NBA, I had a lot of luck. I had Vlade (Divac) and Peja (Stojakovic) who helped me a lot to adjust to changes in life and changes in game play after moving from Europe. They helped me with transition and I was very happy there. In Orlando, we played a different style of basketball, but that too was a great team.

    Do you have better memories from Orlando or Sacramento?

    HT: You can’t compare those two. Those were two completely different organizations, with two completely different teams. But it was in those two that I felt the best during my entire career. Also, when I was with the Spurs, for one year, I felt great as well. But that too is an example of a different organization and another different team.



    You almost ended up in Portland in summer of last year and yet you signed with Toronto. During the last year, did you ever regret your decision?

    HT: Never in my life have I questioned the already-made decisions. At the moment when I was signing my contract, I felt that Toronto was the best solution for me. That is what I did and I really don’t ask myself why, how, what for… Simply, that was the way I felt at that moment and I am not looking back.

    What can you expect from the Suns? Do you think that you will have the chemistry here that would be similar to what you had with the Kings and the Magic?

    HT: I joined the team about a month ago. I am still new here. I think that soon, after I get to know my teammates better and after I meet more people from the community, I will feel even better than now and more like at home.

    With Sacramento and Orlando, you were very close to winning the ring. Do you think that you will have similar results and success with the Suns?

    HT: I don’t know, we will see. It is too early to answer that question. We will see how the season shall go. You never know what will happen. We need to have a good regular season, and after that, who knows?


    Read more:http://blogs.hoopshype.com/blogs/mustafic/2010/11/02/hidayet-turkoglu-the-toronto-situation-was-bad-for-me-and-the-organization/

    NBA #1 || Ilk Haftanın Ardından


    1. LA Lakers || 3/0: Son şampiyon Lakers bu sezonda Nba’in en iddialı takımı olduğunu daha ilk haftadan belli etti. Özellikle Blake hamlesi hücumda daha opsiyonel bir takım olmalarını sağladı.

    2. New Orleans Hornets || 3/0: Chris Paul ve arkadaşları bu sezona çok iyi bir başlangıç yaptılar. Ilk haftadan takımları değerlendirmek her ne kadar zor olsa da bu sezon da playofflar da kendilerine önemli bir yer bulacaklarını düşünüyorum.

    3. Portland Trail Blazers || 3/0: Özellikle Phoenix Suns maçının son periyodunda çok iyi performans sergilediler. Bu sezon batı playofflarında belki de en büyük sürprizi yapabilecek takımların basında geliyorlar.

    4. Atlanta Hawks || 3/0: Her ne kadar ligin ilk haftası belki de Nba’in organizasyon açısında bir türlü istikrarı yakalayamamış takımlarla da oynasalar Atlanta yine her sene olduğu gibi belli bir seviye de sezonu tamamlayacağını düşünüyorum.

    5. Miami Heat || 3/1: Yaz döneminde yaptığı flaş hamlelerle bir anda Nba’in en iddialı takımı haline gelen Miami Heat ilk hafta da özellikle Orlando maçındaki dikkat çekici savunma performansı ile rakiplerine önce savunmada bir mesaj verdiğini söyleyebiliriz. Şu an için hücum da top paylaşımında aksamalar olsa da ileriki dönemde takımda herkes rolünü benimseyeceği ve iddialı bir takım konumuna geleceğini gösterdi.

    6. Boston Celtics || 2/1: Bu yaz yapılan hamlelerle Doğu’da ki popularitesini kendilerin daha genç üş silahşörlere kaptıran Boston’da bu sezon Garnett,Pierce ve Allen da olmak üzere takım bir sene daha yaşlandı. Normal sezondaki peformansları playofflar daki yerini belli edeceğinden normal sezon da ki başarıları hedefleri için çok büyük önem arz ediyor.

    7. Memphis Grizzlies || 2/1: Açıkcası Memphis yönetimi Mike Conley ile yaptıkları 5 yıllık 45 milyon dolarlık kontrat dan sonra takımla alakalı pek de konuşulacak bir şey bırakmadı. Son 1 senedir canlı olarak Memphis maçı izlemeyen biri olarak da Memphis hakkında net bir yorum yapamıyorum.

    8. Dallas Mavericks || 2/1: Dallas’da her sezon belli bir çizgisi olan bir takım. Bu sezon da Nowitzki ve Kidd önderliğinde takıma önemli yerlere geleceklerdir.

    9. Oklahoma City Thunder || 2/1: Kevin Durant’ın Dünya Basketbol Şampiyonasında ki inanılmaz performasından sonra Oklahoma City’e sempatim daha da arttı. Çok göze hoş gelen bir basketbol oynuyorlar. Özellikle Westbrook’un katkısı sezon boyunca devam ederse Oklahoma yine lige renk katan takımlardan biri olacağı görüntüsü verdi.

    10. Denver Nuggets || 2/1: Denver için şu anda en büyük soru işareti Carmelo Anthony olmalı.

    11. Golden State Warriors || 2/1: Golden State savunma yapmadığı sürece bir türlü beklediği başarıyı yakalayacağını sanmıyorum. Bu sezon da daha ilk maçlarda gösterdi ki savunma yine büyük sorun olacak.