Sezon başında süper kupa maçıyla başlayan Beşiktaş ve TFF arasındaki soğuk savaş Ankaragücü maçı haftasında ve maç sonrasındada kendisini hissettirdi. Bende ertelemeye karşı düşünenlerin safındayım. Ancak maçın 4 saat önce oynanma isteğinin geri çevrilmesini gerçekten anlayamadım. 3 gün arayla oynanan maçlarda saatlerin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. 90 dakika oynayan bir futbolcunun vücudunun 48 saat sonra tekrar bir 90 dakika oynayacak kapasiteye ulaşacağı bilimsel dayanağından yola çıkarsak Mustafa Denizli'nin maç sonrası yaptığı açıklamalarda ne kadar haklı olduğunu anlayabiliriz. Bizim için olayın diğer bir acı yönü ise Beşiktaş yönetiminin acizliği ve basiretsizliğidir.
Maça dönecek olursak; Beşiktaş maça Beşiktaş gibi başladı. Yüksek tempo, dikine paslar, rakibe kendi alanında yapılan pres, İbrahim Toraman ve İsmail Köybaşı'nın yaptığı bindirmeler. Kısacası ilk yarının belirli bir bölümünde Beşiktaş İnönü'de kendi taraftarı önünde oynaması gerektiği gibi oynadı. Golü erken bulunca bildiğimiz Beşiktaş tekrar geri döndü. Tıpkı Denizli, Kasımpaşa ve Eskişehir maçlarındaki gibi son dakikalarda ecel teri döktük. Onun için aynı konuları yazmak yerine, Beşiktaş ile ilgili genel olaylardan bahsetmekte fayda var.
Beşiktaş'ı 2 ayrı kutupta ele almak lazım. Beşiktaş'ın takım savunması Ernst ve Fink yanyana oynadığı zaman gerçekten mükemmel. İlk yarıda Ankaragücü neredeyse kaleye gelemedi. Top rakipteyken hücum oyuncuları dahil herkes topun gerisine geçiyor. Bu konuda takım olarak bir sıkıntımız yok. Maalesef hücum hattı için aynı sözleri söylemek gerçekten imkânsız. Türkiye'nin en formsuz hücum hattına sahibiz desek yanlış olmaz. Ankaraspor maçındaki hükmen galibiyeti saymazsak, 10 haftada 8 gol atmışız vede 2 gol atan oyuncumuz yok. Sanırım bu istatistik herşeyi açıklamaya yeter. Hücum oyuncularının artık bir an evvel kendilerine gelmesi gerekir. Belkide sezon başından beri en zorlu dönemece giriyoruz. Wolsburg ile başlayıp Trabzon, Fenerbahçe, Manchester United ile devam eden çok zorlu, Avrupa ve Türkiye'de bundan sonraki yol haritamızı çizecek bir dönemecin başındayız.Umarım bu süreçten alnımızın akıyla çıkarız.
Maçın bence göze batan 2 önemli olayı vardı. İlki İsmail'in geldiğinden beri en iyi futbolu oynamasıydı. Dünkü futboluyla yüreğimize su serpti desek herhalde yanlış olmaz. İkinci önemli olayı ise Ankaragücü ve Bursa arasındaki malum kardeşlikten dolayı, oynadıkları maçların 6.ve 16. dakikalarında birbirlerine bağırdıklarını biliyoruz. Dün akşam Ankaragücü taraftarının tamda 16. dakikada Bursa diye bağıracakken Beşiktaş'ın golü bulması herhalde bir yerlere verilecek en güzel mesajdı.
Wolsburg maçında Beşiktaş'a sonsuz başarılar!!!
9 yorum:
yanlız totem devam ediyor Fatih yazıyor Besiktas kazanmaya devam ediyor
Sezon basında iyi oynayıp puan alamıyorduk simdi kotu oynayıp kazanıyoruz. Totem olayı da ilginc bir anektod oldu yalnız:) serinin devam etmesi dilegiyle ...
Bu totem olayı bir yerde patlar benden söylemesi. O zaman beni suçlamayın :))).Ama devam edeceksede lütfen Şampiyonlar liginde devam etsin.Özellikle salı günkü wolsburg maçında çok ihtiyacımız var...
Fink artık Ernst ile birlikte takımın vazgecilmesi olması lazım. On libero da inanılmaz bicimde kesici ozelligi var.
Beşiktaş hızlı ve seri oynamak istiyor.
Set hücumunu pek düşünmeden çılgınca rakibinin üzerine gitmek istiyor.
Zaten bu yüzden zaman zaman oyunun üstünlüğünü rakibine kaptırıyor.
Eğer ki bu şekilde oynanacaksa kanatlarda Yusuf ve Nihat'tan ziyade temposu yüksek oyuncular oynamalı. Serdar gibi mesela.
Senin totemde yalan oldu dostum :))
Ben demiştim demek istemezdim ama ''ben demiştim''.İş zaten totemde değildi. Kazandığımız maçların hiçbirinde adam gibi bir rakiple karşılaşmadık. Biraz iyi bir takım gelince balon patladı.
İsimsiz dostum sadece tatil günlerimde yazabiliyorum. İş günleri çok yoğun olduğum için maalesef yazamıyorum..
Yorum Gönder