Maçtan önce statda gerginlik hakimdi. Denizlispor maçındaki tribün olayları hala herkesin hafızasındaydı. Ama korkulan olmadı neyseki bu maçta tek bir ağızdan söylenen tezahüratlar birlik ve beraberliğin tekrar sağlandığının göstergesiydi. Gerek ısınmaya çıktıklarında gerekse maça çıktıklarında futbolcular tribünlere çağırılarak arkanızdayız mesajı verildi. Rüştü'nün tribünlere yaptığı tavır ise gözlerden kaçmadı.
Maça dönecek olursak, artık stadyumdaki yada ekran başındaki taraftarlar Denizli'nin çıkardığı kadroyu yadırgamıyorlar. Her hafta şapkadan tavşan çıkaran Denizli'nin bu haftaki tavşanı 5 aydır top oynamayan ve alışık olmadığı önliberoda görev alan İbrahim Toraman'dı. Ama şunu belirtmek gerek 5 aydır top oynamayan bir futbolcu için gerçekten Toraman iyi oynadı. Maç eksikliği belli oldu oyunun son bölümünde gerçekten fiziki yetersizliği açığa çıktı. Ama Mustafa Hoca onu 90 dakika oyunda tuttu.
Maça Beşiktaş hızlı başlayamadı neyseki Nihat ile erken bulunulan gol imdada yetişti. Nihat'ın gol atması kendisi açısından ilaç olabilirmi orası biraz şüpheli. Çünkü Nihat bazen sağ açık bazende sol açıkda görev yapıyor. Forvette oynadığı zaman ileride tek forvet olarak oynuyor. Nihat'ın bu şekilde oynatıldığı takdirde fazla gol atamayacağı herkesçe biliniyor. Ama dünkü Nihat daha istekli ve daha sağlamdı. Beşiktaş'ı ileriye taşıyan oyuncuydu. Kendi sahamızda erken bulduğumuz golle doğal olarak fark beklentisine girdik. Golden sonra Kasımpaşa defansı orta sahaya kadar çıktı. Nihat ve Bobo gibi süratli oyuncularla savunma arkasına sarkıp bol gollü maç olacağını sanan Beşiktaşlılar maalesef yanıldı. Lig sonuncusu Kasımpaşa karşısında kendi taraftarı önünde erken bulduğu golden sonra kontrollü futbol oynatıp rakibi kendi yarı alanında karşılayan ve taraftarı uyutan futbol oynatan zihniyete yazıklar olsun. Topu ayağında tutan, ileride basan Kasımpaşa takımıydı. Yani roller değişmişti. Beşiktaş'ın oynaması gereken futbolu Kasımpaşa oynadı. Takımda kimse taşın altına elini sokmak istemiyor, sorumluluk almıyor. Defanstan çıkan şişirme toplar ile pozisyon bulmaya çalışıldı. Koskoca Beşiktaş 4-5 pas üstüste yapamadı. Gerçekten üzüntü verici bir durum. Kasımpaşa'nın belki çok pozisyonu yoktu ama 90 dakika boyunca oyunun kontrolü onlardaydı. Hakeminde etkisiyle son dakikalarda geçen seneden alışık olduğumuz o geçmek bilmeyen dakikaları yine yaşadık. Neyseki çok kötü bir oyundan sonra teselli olarak 3 puanı aldık. Mustafa Denizli yine günü kurtardı. Ama Beşiktaş'a oynattığı futbol gelecek açısından hiç umut vermiyor. Tam 1 senedir bu takımın hocası ama gün geçtikçe Beşiktaş futbol olarak çağdaş futboldan dahada uzaklaşıyor. Kimin nerde oynadığı belli olmayan bir sistem ve tamamen yetenekli oyuncuların bireysel çabalarına mahkum edilmiş bir takım yapısı ile süper ligde bile lig sonuncusuna karşı oyun kontrol edilemiyorsa, şampiyonlar liginde Wolsburg karşısında ne yapacak bu takım gerçekten merak ediyoruz. Takımda sezon başından beri değişmeyen 3 adam Ferrari, Sivok ve Ernst. Bu 3 oyuncuda haftaya Eskişehirspor maçında cezalı. Haftaya Mustafa Denizli'nin şapkadan daha fazla tavşan çıkarması gerekecek. Çok sürpriz bir kadroya hazırlıklı olalım. Nobre'yi 4'lü defansta tandemde görürsek kimse şaşırmasın. Mustafa Denizli'nin ne yapacağını kimse kestiremez.
Hakem Hüseyin Göçek hem Beşiktaş hemde Kasımpaşa açısından gerçekten çok kötü bir maç yönetti. Kasımpaşa'nın kesilen avantajları ve Beşiktaş aleyhine verilen penaltı ve akabindeki kırmızı kart. Pozisyonu canlı ve net bir şekilde gördüğüm için çok rahatlıkla Cenk'in kendini yere attığını söyleyebilirim. Son dakikalardaki eziyet için hakeme yüklenmeye gerek yok. Maçta goller dışında ortada gözükmeyen Beşiktaş takımı var. Koskoca Beşiktaş takımının kendi taraftarı önünde bu kadar kötü top oynamaya hakkı yok. Kötü futbolda Denizli'nin olduğu kadar futbolcularında çok büyük payı var. Artık Beşiktaş gibi Türkiye'nin en eski ve ilk spor kulübünde oynadıklarının farkına varmalılar. Denizlispor ve Kasımpaşa galibiyetleri sadece yaraya pansuman oldu. Taraftarın gözü Wolsburg maçında. Bu futbolla işimiz zor ama Almanya'dan gelecek bir galibiyet yönetim bazında değil ama teknik olarak yaraları iyileştirebilir. Futbolculara büyük bir özgüven getirir.
Gecenin bence en güzel olayı tribünde söylenen ''Kim gelirse gelsin, adam gibi gelsin. Beşiktaşımıza iyi şeyler versin'' tezahüratıydı. Bu tezahürat kimsenin goygoyculuğunu yapmayan hiçbir menfaat beklemeden karşılıksız bir şekilde sadece Beşiktaş'ı seven milyonlarca Beşiktaşlının hislerine tercüman oldu.
4 yorum:
kadir abi ne almanyası ne galibiyeti ya. Hiç umudum yok. Zaten Almanya'da ki mactan sonra da denizli bile edebilir belki
istifa edebilir belki
@ 01.03
yalnız tezahurat harika ya;
Kim gelirse Gelsinn
Adam gibi gelsinnn
Besiktasimiza
Iyi seyler versin..
Yazıyı yazan arkadaş Cüneyt Fatih adında yeni bir yazarımızdır.İyi bir Beşiktaşlı kardeşim ve arkadaşımdır.
Güzel bir yazı olmuş tebrik ederim.
Umarım Almanya seferi umduğun gibi olur :))
Yorum Gönder