rss
twitter

    10 Ekim 2009 Cumartesi

    EFES PİLSEN 81 - BEŞİKTAŞ 80


    Maç öncesinde maçla ilgili genel düşüncem, yenilsek bile maç sonunu başabaş oynamamız gerektiğiydi. Bir şekilde son çeyrekte maçın içinde kalmalıydık. D spor'un azizliğinden dolayı ancak 2. devreyi izleyebildim. Ancak ilk yarı istatistiklerinden bakınca Efes'in 15 / 22 lik veya %68 lik yakın atış yüzdesi, oluşan farkın nerden kaynaklandığını hemen gösteriyordu. Onun dışındaki bütün istatistikler denkti.

    Bu noktada Kaya ve Kasun faktörüne karşı fiziksel olarak bir cevabımız olmadı. Baxter skor anlamında çok iyi bir devre geçirmesine karşın savunmada oldukça yavaş ve ellerini kaldıramayacak kadar bitkin olması da buna sebep oldu. Nitekim 2. yarıda Kasun'a verdiği hücum ribaundundan sonra kenara alındı ve koç olumlu bir hamle yaparak Fletcher' a döndü.

    Ancak önceki hazırlık maçlarında olduğu gibi 5 - 7 dakika arası oyunun her iki yanında yine maçtan kopuk. Stabil hücumları savunmada yapılan ikili oyun hataları ve birebir de çok kolay geçilme ile kaynaklanan basit sayılar izledi. Bu noktada zaten Efes farkı 21 sayıya kadar çıkardı.

    ÇEYREK BAŞINA YENEN SAYI

    En diri olduğumuz ilk periyot ve son periyotda 20 altı hedefini bulurken 2. ve 3. çeyrekler ise tam bir hüsran oldu. Özellikle dış adam savunmasında birebir de kolay geçilme hastalığı halen devam ediyor. Buna ek olarak ikili oyunlarda kısa adamın ek yardım getirmesi çok riskli bir hamle. Bunun rakibin pas kanalını kapatmak amacıyla yapıldığı belli ancak bu eğerki iyi uygulayamıyorsanız çok büyük riskler geitiryor. Birincisi rakip devrilen uzuna pası geçirdiğinde savunma dengesi tamamen bozuluyor. İkincisi rakip uzun buna ek olarak pasör ise diplerden 3 lük veya kat ile kolay sayıyı potamızda görüyoruz.

    Savunmada yapacağımız çok net iki husus var. Birincisi Kasun gibi adamlara ya pas aldırmamak, alsalar bile potadan uzakda almalarını sağlamak (bir kez bunu yaptık ve hemen hatalı yürüme ile top kaybı yaptı). İkincisi ise bire bir savunmanın iyi olması.

    UZUN ROTASYONU

    Takımın öncelikli opsiyonları olan Baxter ve Cevher'den tam randıman alamıyoruz. Her iki oyuncuda belinden sakatlık geçirdi. Form ve kondisyon açısından zamana ihtiyaçları var. Ancak bu noktada şu an için sevindirici gelişme Fletcher 'ın performansı. Bir çok kişi beklemese de özellikleri göz önüne alındığında şahsi olarak bu tür bir performans bekliyordum ve şu ana kadar yanıltmadı. Kasun'un arkasında rahatlıkla durabilmesi orta ve uzak mesafe şutu olması ve ek olarak hızlı hücumu bitirebilmesi özellikleriyle kadro yapımıza tam oturan bir isim oldu.

    Efes maçı gösterdi ki takımın bu noktadaki en önemli eksiği1 tane daha Fletcher gibi bir uzunumuz olmaması. Şu anda yerli piyasadan Fatih Solak ilk akla gelen isim ancak Avrupa pasaportlu benzer bir oyuncuda rahatlıkla düşünülebilir.

    ENGİN ATSÜR

    Sakatlıktan çıktığı için yapılan değerlendirme tam bir görüş vermeyebilir ama savunmada yer tutma konusunda ciddi skıntı yaşadığı bir gerçek. Özellikle ikili oyunları iyi oynayan bir oyuncunun bunu savunmada fiziksel handikapını oyun bilgisiyle aşacağını düşünüyordum. Ancak bu maçta bunu göremedik. Rakibe ya çok yanaşıyor ya da çok uzaklaşıyor ve buna ek olarak perde yapılıp yapılmadığını kollamak için arkasına bir an bakıyor ve o anda Ender gibi oyuncular hemen içeri penetre ediyor. Son bahsettiğim husus takım iletişimi ve beraber oynarak düzelecek bir durum.

    SON HÜCUMLAR

    Chatman'ın maçın galibini belirleyeceği son hücum sanki bir dejavu gibi Galatasaray serisinin son maçıyla aynı şekildeydi. Bu noktada bir çalışma yapmadığımız veya yapılan çalışmanın sahada uygulanamadığı gözüküyor. Elimizde Newley gibi bir secenek varken ikili oyunlar veya perdeler üzerinde çift opsiyonlu setler üretebiliriz. Efes - CSKA maçını dikkatle izlediyseniz CSKA nın bu konuda başarılı olduğu görülebilir. Bir ikili oyun sonrası sadece uzuna bağlı değil diplerden kateden iki oyuncularını sete dahil ederek iki hatta üç opsiyonlu hücum ediyorlar.

    Hiç yorum yok: