Beşiktaş'da Baxter'ın cezası ve Fletcher'ın da sakatlığından ötürü olmaması Beşiktas için maç öncesi özellikle hücum da büyük bir handikaptı. Ancak Likholitov hem sırtı dönük hem de yüzü dönük çok iyi bir performans sergileyerek bu eksiklikleri giderdi diyebiliriz. Iki takım da sezon boyunca hızlı hücumu benimsemiş takımlardı. Aliağa maçın başında hücumda isabetli oynayınca bir anda öne fırladı ancak skorda bir türlü vurup maçı koparamadı. Beşiktaş cephesinde ise ilk yarıyı yenik kapasalar bile hızlı hücuma dayalı oyunundan ödün vermedi ve bunun semerisini de ikinci yarının ilk beş dakikasında almayı başardılar. Ilk yarıyı 38-49 geride kapatan Beşiktas'da ikinci yarının ilk beş dakikasında başta Cevher olmak üzere inanılmaz ritm yakalandı ve Cevher'e savunmada Likholitov ve hucumda da Newley eşlik edince ilk 5 dakikanın skoru 22-4 oluverdi ve maçta da 60-53 ile öne geçen taraf Beşiktaş oldu ve maç boyunca da ara ara frene basarak bu farkı korumasını bildi.
Maçın başında iki takımda çok tempolu başladı.Özellikle Aliağa'da yüzü dönük uzunlar, Beşiktaş pota altının içeriye gömülmesinden çok iyi yararlanarak hem dışardan hemde yüksek postdan bulduğu sayılar ile skorda öne fırladılar. Aliağa'da özellikle McClinton ve Vukosavljevic performansları Aliağa'yı önde tuttu. Ilk ceyrek'de bu iki oyuncunun basketleri ile 20-8'lik seri yakaladılar ve çeyreği 22-17 önde kapattılar. Ikinci çeyrekte ise iki takım birbirlerine karşı seri yakayarak skorda üstünlük sağlamaya çalıştılar. Beşiktaş önce 7 sayılık ardından da Aliağa'nın 10 sayılık serileri ile Aliağa skorda üstünlüğünü korudu ve periyot sonuna doğru %61'lik yüksek sayılabilecek şut yüzdesi ile 49-38 önde tamamladılar. Iki takımda ilk yarı boyunca hızlı hücümu benimsedi ve savunmada da hep bir telaş içindeydiler hemen topu alıp hücumu düşünen bir yapıdaydılar. Özellikle iki takımda yukarıda ki fast-break hücum düzenine dayalı pozisyonlarda birbirlerine yakalandılar ama Aliağa'nın iyi bir şut yüzdesi yakalayarak ilk yarıda skorda üstünlük sağladı.
Ikinci yarıda ise Aliağa'nın nerede ise 10 saniyeyi geçmeyen hücumları sayesinde yukarıdaki pozisyonda ki gibi Beşiktaş'a istediği oyun düzeni içerisinde geniş hareket alanı sağladı. Cevher ve Likholitov gibi hızlı uzunları da olunca bu uzunları hücumda ödüllendirmek hiç de zor olmadı. Buna bir de McClinton'ın kişisel yanlış şut tercihleri de eklenince Beşiktas'ın skorda öne fırlaması kaçınılmaz oldu. Özellikle hızlı hücumlarda yakalanan geniş alanda hem Perry hemde Newley'nin Cevher ve Likholitov'u iyi beslemesi, ücüncü çeyreğin ilk beş dakikasında Besiktas'ın 22-4 gibi bir seri yakalamasının başlıca nedenlerindendi. Tabi buna Aliağa'nın Amerika'lı oyuncularının da hiç savunma yapmaması da eklenince Aliağa, ikinci yarının başında oyundan koptu. Periyodun sonlarına doğru ise öğlen vakti Efes Pilsen - Galatasaray maçında izlediğimiz Ender-Kasun Alley-oop'unun bir benzerini bizlere seyrettiren Engin-Likholitov ikilisinin görülmeye değer basketi son periyoda girmeden sanki maçı bitiren basketti. Periyodun sonuna doğru ise Brad Newley'in attığı 5 sayı ile periyodu 32-13 çeyreği de 70-62 önde kapattılar.
Son çeyreğe ise biraz frene basarak giren Besiktas'da özellikle Perry'nin etkileyici oyunu ile skorda üstünlüğünü korumayı bildi. Çeyreğin başında 6 ve periyot boyunca da 11 sayı üreten yeni transfer Perry takıma çabuk adapte olmuş gibiydi. Aradaki farkı maç boyunca koruyan Besiktas maçı da 97-86 kazanmayı bildi. Maçın geneline bakıldığında iki takımda neredeyse savunmayı hiç düşünmeyen hücumda ise 10-15 saniye arası top kullanan hızlı hücuma dayalı basketbolu benimsediler. Bugun iki takımdan biri diğer takımın ritmini bozmayı deneseydi veya düşük tempoda sete dayalı oyun oynasaydı oyunda üstünlüğü ele alabilirdi. Ama bugün iki takımda birbirlerinin istediği gibi oynadı ve sonuçta hızlı hücumu bireysel olarak değil (Hosley-McClinton) takım olarak oynayan takım salondan galibiyet ile ayrıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder