Çarşamba günü Fanatik gazetesinde Basketbol Şube Sorumlusu Şeref Yalçın'ın söylemlerinin yer aldığı haberden sonra bugun de Haluk Yıldırım bir basın bildirisi yayınladı.
Basketbol şube sorumlumuz Şeref Yalçın’ın 19.05.2010 tarihinde Fanatik gazetesinde yer alan açıklamasına istinaden, Beşiktaş Camiasını ve Basketbol kamuoyunu bilgilendirmek adına bu açıklamayı yapma mecburiyeti hissettim.
Her şeyden önce ilk söylenmesi gereken Beşiktaş basketbol takımının başarılı bir sezon geçirdiğidir. Tüm olumsuzluklara rağmen, Mire Chatman ve Lony Baxter gibi bu takımın en pahalı iki yabancı oyuncusunun yokluğunda, ligi ilk 4 takım içersinde bitirmeyi başarmış, play-off’larda kendisinden en az 2 – 3 kat daha büyük bütçeli Türk Telekom’u eleyerek yarı finallere kalmıştır. Efes Pilsen serisinde, seyircisinin de ayakta alkışladığı mücadelesini sonuna kadar sürdürmüş, Beşiktaş camiasına yakışır bir şekilde sezona veda etmiştir.
Son iki sezon içersinde, geciken ödemeler yüzünden takımdan ayrılmayı tercih eden, veya ara transferlerini gerçekleştiremesinler diye son anda maddi problemleri çözülen, yabancı sporcuların aksine, BJK basketbol takımının Türk sporcuları bütün özverileriyle mücadelerini sürdürmüş ve tüm spor kamuoyunun takdirini kazanmıştır.
260 kez milli olmuş bir Türk sporcusu olarak, “Türk sporcuların para konuşmaktan ve bunu dışarıya sızdırmaktan motive olamadığını” iddia eden bir açıklamanın, Türk sporcularının emeğine yapılmış büyük bir saygısızlık olduğunu düşünüyorum.
Beşiktaş Kaptanı olarak benim ve takım arkadaşlarımın, basketbol kariyerimiz boyunca, maddi sıkıntılara rağmen göstermiş olduğumuz performansın, ahlaklı sporcu kişiliğimizin, kulüp yöneticileri ile ilişkilerimizin, Türk basketbolunu daha üst seviyelere taşımak için gösterdiğimiz özverinin detaylarının bilindiğine ve takip edildiğine inanıyor, şube sorumlumuzun yapmış olduğu açıklamanın gerçek yorumunu Beşiktaş camiası ve spor kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Saygılarımla
Haluk Yıldırım
Beşiktaş Cola Turka Takım Kaptanı
Şubenin düştüğü durum tamamen trajik bir hal almaya basladı. Basketboldan iyiden iyiye soğuyan insanların sayısı kat ve kat artmaya devam ediyor. Sanırım Dünya Şampiyonası ile beraber bende uzun bir sure salonlara gideceğimi sanmıyorum. Çunku artık bir cezbediciliği kalmadı takımın, her sene aynı senaryoyu yaşıyoruz. Salona gittiğinde kendi salonunda bile oynasan mutsuz oyuncu görmek bir noktadan sonra seni de mutsuz ediyor. Koç Burak Hoca'nın söylediği gibi senelik en az 6 milyon ytl lik girdisi olan bir branş. Ancak gelinen nokta da bu para bir türlü tam verimle basketbola aktarılamadı. Bunun nedenlerinden biri ise bence tam anlamıyla profesyonel bir organizasyon sağlanamamasıdır. Bundan sonra da özellikle bu açıklama ile beraber de açıkcası çok zor gözüküyor.
Aslında Beşiktaş'ın önünde çok önemli bir şans var. Bu da Euroleague Ön Eleme oynama ihtimali. Euroleague organizasyonu gelecek sezon ön elemede oynayacak takımların sayısı arttırmayı düşünüyor ve bu çercevede Türkiye'den 3. takımı çağırması gündemde. Hatta biraz lobi çalışmaları ile bu fırsatı yakalayabiliriz. Ancak bu konuda herhangi bir çalışma yapılıyormudur çok merak ediyorum.
Beşiktaş Basketbol'u 2 yolla tekrardan ayağa kalkabilir. Bunlardan ilki tamamen özerkleşerek. Yani bir kuruluş tamamen Beşiktaş Yönetiminden bağımsız profesyonel kişilere takımı emanet ederek geliri ve gideri ile takımı yönetecek konuma getirilebilir.
Diğer bir yol ise; Aynı şekilde yönetim devam edilmeli ve ACB de olduğu gibi oyuncuların maaşlarının sponsor olan firma üstlenmeli. Yani diyelim ki sezon öncesi 4 milyon dolarlık bir sponsor geliriniz var. Sponsor bu parayı ayrı hesapta tutarak direk oyuncuların hesaplarına zamanı geldiğinde maaşlarını yatırması konumuna getirilmesi düşünülebilir.
Bu tür organizasyonları yürütmek; prestij ve güven açısından ilerisi için de çok önemli rol oynuyor. Sonra vay arkadaş görüyor musun adam Beşiktaş'lı gitmiş Galatasaray'a sponspor olmuş, tabi olurlar 6 milyon ytl geliri olan basketbol şubesini gördükten sonra voleybol için güvenebilir misin ??
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder